Geçtiğimiz birkaç yıldır teknoloji sektörünün geleceğini öngörmek söz konusu olduğunda ilk ve en önemli faktör yapay zeka olarak listeleniyor. Yapay zeka alanında atılımlara imza atan teknoloji şirketleri değerlerini arttırıp rekabeti geride bırakırken, bu durum sadece sektörel değil, tüm ekonomileri etkileyen dalgalanmalara neden oluyor. Teknoloji sektörünün sınırlarını aşan yapay zeka, genellikle üretken yapay zeka olarak birçok şirketin operasyonlarında yerini almaya başladı. Şimdi, bir adım ötesine geçme zamanı.
Her yeni gelişmede olduğu gibi yapay zekanın da “işimizi elimizden alacak mı” tartışmalarının yanı sıra bugünümüz üzerinde etkileri var. Yavaş öğrenen yapay zekanın bulut kullanımı nedeniyle karbon ayak izi büyüyor, yanlış eğitilen yapay zeka toplumsal değerlerimizin aksi yönünde davranabiliyor ve her derde tek deva formatında sunulan yapay zeka kişiselleştirilmiş deneyimleri aratıyor.
Her kurum için bir adım sonrasını konuşmanın vakti gelmişken SAS’ın global liderleri, 2025’in yapay zeka trendlerinin yanı sıra ticaret ve teknoloji alanındaki kritik gelişmeleri listelendirdi. The Newsight, bu öngörüleri derledi.
Daha hızlı yapay zeka eğitimi = Daha küçük karbon ayak izi
SAS CTO’su Bryan Harris, yapay zekayı eğitirken daha atik olmanın enerji verimliliği konusunda da önemli atılımlara imkan tanıyacağını belirtiyor:
“Bulut tüketimini azaltmak söz konusu olduğunda hız ve algoritmik verimlilik, göz ardı edilemeyecek kritik unsurlardan… Enerji tüketen yapay zeka teknolojileri, başta nükleer olmak üzere sürdürülebilir enerji kaynaklarına olan yönelimi ve ihtiyacı arttırmaya devam ediyor. Bu durum, enerjiyi daha etkili kullanan kaynaklar ve modeller için de talebi arttıracak. Ev aletleri ve otomotiv endüstrilerinin enerji verimliliği konusundaki büyük ilerlemelerine benzer şekilde, yapay zeka modellerini de daha verimli hale getirmemiz gerekiyor.”
Yapay zeka kültürel normallerimizi değiştirme riskini taşıyor
Yapay zekanın kişiselleştirme ve büyük ölçekli işlemleri gerçekleştirme yeteneği, bilgiyi nasıl algıladığımızı ve etkileşimde bulunduğumuzu yeniden şekillendiriyor. Bu durum, yanlış bilgilendirme ve toplumsal normların manipülasyonu gibi sorunların artmasına yol açıyor. Yapay zeka saldırıları bireyleri, grupları veya kurumları hedef alarak yaşam biçimlerimizi tehdit edebilir. Demokratik toplumlar ve hükümetlerin, seçim süreçlerini ve kültürel normları korumak konusunda ortak bir çıkarı bulunuyor. Bu riski hafifletmek için kurum liderleri, organizasyonel değerleri temel alarak yapay zekanın etik kullanımı konusundaki tartışmalara liderlik etmeli; yapay zeka ilkeleri, politikaları, standartları ve kontrollerine dair raporlar yayınlamalı.
– Steven Tiell, SAS AI Yönetimi Danışma Global Lideri
“Çöp/İyi veri” yapay zekanın başarısının belirleyicisi
SAS Global GenAI/AI Pazarı Strateji Lideri Marinela Profi, 2025’te rekabetin yönünü, 2023’ten bu yana topladığı verileri doğru işleyen şirketlerin belirleyeceğini vurguluyor. Profi, özetle, “kötü veri hiç veridir” diyor:
“2025, bazı organizasyonların üretici yapay zeka (generative AI) ile nasıl geliştiğini gösterecek – rakiplerinin önüne geçecek, özelleştirilmiş müşteri deneyimleri yaratacak ve yenilikçi ürünleri daha hızlı piyasaya sürecekler. Ancak, diğer organizasyonlar kritik bir gerçeği gözden kaçırmış oldukları için rekabet dışı kalacaklar: Yapay zeka “iyi veriye” ihtiyaç duyar. Kötü veri, yapay zekanın performansını engeller ve organizasyonların, cesaret göstererek yaygın veri problemlerini çözmek için, ilerlemeye devam etmek yerine önce geri adım atmaları gerekecek.
GenAI heyecanı diniyor
SAS Platform Mühendisliği Kıdemli Başkan Yardımcısı Jared Peterson, üretken yapay zekanın hayret ettiren ve elbette hayran bırakan özelliklerini göz ardı etmemekle birlikte, iş sonuçları için asıl değerli olacak yapay zeka yeteneklerinin LLM’ler ve SLM’ler olduğunu belirtiyor:
Üretken yapay zeka her zaman ilgi çekici bir konu olarak kalacak, ancak artık aşırı abartılı beklentilere hoşça kal deyip, gerçek iş değerini sunma meselesine odaklanmamız gereken noktaya geldik. Gerçek iş değerini sunmak; önce yaklaşımlarımızı, kurallarımızı ve modellerimizi sadeleştirerek, ardından bunları iş hedefleri doğrultusunda büyük dil modelleriyle (LLM’ler) ve uzmanlaşmış küçük dil modelleriyle (SLM’ler) destekleyerek mümkün. Bu sırada NVIDIA hisselerini yakından takip etmeyi unutmayın.
Bulut sağlayıcıları ve AI kullanıcılarının çevresel sorumlulukları bir…
Yapay zekaya hızla adapte olma yarışı, çok büyük miktarda bulut kaynaklarını tüketen ve daha büyük bir karbon ayak izine yol açan verimsiz modellerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Çevresel etkileri azaltmak yalnızca donanım sağlayıcılarına ve büyük ölçekli bulut altyapısı işletmecilerine (hyperscalers) düşmüyor. Bu sorumluluk aynı zamanda verileri ve yapay zeka iş yüklerini üreten ve yöneten kullanıcılar tarafından da alınmalı. Bulut için optimize edilmiş veri ve yapay zeka platformları sayesinde sağlanacak daha verimli modelleri geliştirmek, israfı azaltmaya ve enerji tüketimini en aza indirmeye yardımcı olacaktır.
– Jerry Williams, SAS CEO’su (Chief Environmental Officer)
Yarının büyükleri, bugünün AI kullananları
2025’in bilgi teknolojisi (IT) savaşlarını, yapay zekadan tam anlamıyla faydalanan organizasyonlar kazanacak. Üretken yapay zeka, “parlak ve yeni bir oyuncak” olmaktan çıkıp sadece başka bir yapay zeka türü haline geldikçe, bu organizasyonlar yapay zekanın tüm biçimlerini operasyonel hale getirerek rutin görevleri otomatikleştirecek. Bu otomasyon, çalışanların daha yüksek değerli işlere odaklanmasını sağlarken daha hızlı karar almalarına, fırsatları daha çabuk fark etmelerine ve rakiplerinden daha fazla yenilik yapmalarına olanak tanıyacak. Kısacası, bu organizasyonlar oyunu kazanacak.
– Jay Upchurch, SAS CIO’su
LLM’ler hem metalaşıyor hem özelleşiyor
2025’te büyük dil modelleri standartlaşarak bir meta haline gelecek ve temel yeteneklerin ücretsiz sunulmasıyla yapay zeka fiyatlandırma modelleri yeniden hesaplanacak. Asıl değer, bu modellerin üzerine inşa edilen uzmanlaşmış hizmetler ve alanlara özgü uygulamalara kayacak. Aynı zamanda, açık kaynaklı LLM’lerin yükselişi, birkaç büyük sağlayıcının hakimiyetine meydan okuyarak daha merkeziyetsiz bir yapay zeka ekosistemi oluşturacak. Bu yeni düzende özelleştirme ve entegrasyon en önemli farklılaştırıcı unsurlar haline gelecek.
– Ugo Sglavo, SAS Uygulamalı AI & Modelleme ve Ar-Ge Başkan Yardımcısı
Büyük IT Devrimi
İş dünyası uzun süredir her biri farklı işlevler veya müşteri segmentlerine hizmet eden sistemler üzerinde çalışıyor. Ancak bu sistemler arasındaki ağır ve karmaşık entegrasyon süreçleri, IT ekiplerinin işletmelerin ihtiyaç duyduğu çevikliği sağlamasını zorlaştırıyor. Ufukta bir “Büyük IT Rasyonelleştirme” dönemi beliriyor: İş liderleri bulut teknolojisini kullanarak IT altyapılarını ve tedarikçi ilişkilerini sadeleştirecek, kritik hız kazanacak ve maliyetleri düşürecek.
Bulut tabanlı, yapay zeka destekli ve birden fazla işlevi destekleyen modern bir platformda dönüşüm gerçekleştirenler en büyük faydayı sağlayacak. Bu şirketler, müşteri yaşam döngüsü ve tüm kurumu kapsayan entegre ve demokratikleşmiş verinin yanı sıra karar verme yeteneklerine sahip olacak.
– Stu Bradley, SAS Risk, Dolandırıcılık ve Uyumluluk Çözümleri Kıdemli Başkan Yardımcısı
Pazarlamacılar gelişmiş yapay zeka yeteneklerini kullanmaya başlayacak
2025’te pazarlamacılar GenAI’ın yalnızca üretkenlik ve içerik oluşturma gibi daha basit uygulamalarından; rekabet avantajı ve gelir artışı sağlayan gelişmiş yapay zeka yeteneklerine hızla geçiş yapacak. Pazarlamacılar LLM’lerin ötesine geçerek sentetik veri ve dijital ikizler gibi GenAI araçlarının yanı sıra makine ve derin öğrenme gibi mevcut yapay zeka teknolojilerini benimseyecekler. Bu sayede, müşteri gizliliğine saygı gösterirken kişiselleştirilmiş deneyimler ve etkili kampanyalar sunabilecekler.
– Jennifer Chase, SAS CMO’su
Buna da göz atın: Kantar: 2025’te pazarlamaya yön verecek 10 trend