ABD’de süregelen antitröst davası, Google’ın Chrome tarayıcısı veya Android işletim sistemini satmak zorunda kalmayacağına hükmetti. Bu karar, teknoloji devinin uzun süredir devam eden tarihi antitröst davasında en ağır yaptırımdan kurtulduğu anlamına geliyor. Ancak mahkemenin, şirketin özellikle yapay zeka alanındaki hamlelerine odaklanması ve servislerinin özel dağıtım anlaşmalarını engellemesi, teknoloji sektörünün çehresini değiştirecek önemde bir emsal oluşturuyor.
Ne değişecek?
Google her ne kadar Chrome ve Android’i korumayı başarsa da, rekabeti artırmak için bazı kısıtlamalarla karşı karşıya:
- Şirket, belirli arama verilerini rakipleriyle paylaşmak zorunda kalacak.
- Chrome, Google Arama, Google Asistan ve Gemini uygulaması gibi servislerin dağıtımı için özel anlaşmalar yapması yasaklanacak.
Bu tür anlaşmalar Google’a hem milyarlarca dolarlık gelir sağlıyor hem de hizmetlerini geniş kitlelere ulaştırıyordu. Mahkeme, Google’ın kendi sunduğu çözüm önerilerini kısmen kabul ederek bu kontratların feshedilmesini yeterli buldu.
Mahkemeden çarpıcı notlar
Kararı veren Yargıç Amit Mehta, üretken yapay zeka (GenAI) araçlarının yükselişinin davanın seyrini değiştirdiğini vurguladı:
Google’ın aramadaki hakimiyetinin, GenAI alanına taşmamasını sağlamak bu davanın en kritik unsurlarından biri.
Mehta ayrıca, bu davanın tipik bir geçmişe dönük uyuşmazlık çözümünden farklı olduğunu belirterek, “Burada mahkemenin işi bir anlamda geleceğe bakmak, bu da hakimlerin uzmanlığı sayılmaz.” ifadelerini kullandı.
Google’ın savunması
Google, Adalet Bakanlığı’nın önerdiği çözümlerin tüketicilere zarar vereceğini savundu. Şirket temsilcileri, kullanıcıların tercih ettikleri arama motoruna erişiminin zorlaşacağını ve bunun ABD ekonomisinin yanı sıra ülkenin küresel teknoloji liderliğini sekteye uğratabileceğini öne sürdü.
Chrome ekibinden Parisa Tabriz ise, tarayıcının satılması halinde ortaya çıkacak ürünün “güvensiz ve modası geçmiş” olacağını söyledi.
Rekabetin temeli: Varsayılan ayarlar
Google’ın yıllardır cihaz üreticileriyle yaptığı milyarlarca dolarlık özel anlaşmalar, şirketin varsayılan arama motoru konumunu pekiştirdi. Örneğin Apple cihazlarında Google’ın varsayılan olarak yüklü olması, tüketici alışkanlıklarını yönlendirerek rekabet avantajı sağladı.
Mehta, 2020 itibarıyla ABD’de mobil cihazlardaki arama sorgularının yüzde 95’inin Google üzerinden gerçekleştiğini hatırlatarak bu anlaşmaların adil rekabeti engellediğini vurguladı.
Yeni kararla birlikte Google, Google Play mağazasını lisanslamak için cihaz üreticilerinden Google Arama, Chrome, Google Asistan veya Gemini’yı ön yüklemelerini talep edemeyecek.
Neden önemli?
Bu karar yalnızca Google için değil, tüm teknoloji ekosistemi için büyük bir dönüm noktası niteliği taşıyor.
- Teknoloji devlerine yönelik emsal: Karar, Google’ın en kritik ürünlerini satmak zorundalığını ortadan kaldırsa da, ABD’deki yargı organlarının büyük teknoloji şirketlerine karşı daha agresif adımlar atmaya başladığını gösteriyor. Benzer davalar Apple, Amazon ve Meta gibi şirketler için de gündemde. Bu nedenle, Silikon Vadisi genelinde rekabet politikaları ve iş modelleri yeniden gözden geçirilebilir.
- Varsayılan ayarların gücü: Google’ın “varsayılan arama motoru” olma stratejisi, tüketici tercihlerinden çok alışkanlıklara dayalı bir rekabet avantajı yaratıyor. Mahkemenin bu noktayı hedef alması, gelecekte varsayılan uygulama anlaşmalarının teknoloji devleri için daha az güvenli bir gelir modeli olabileceğine işaret ediyor.
- Yapay zeka rekabetiyle kesişim: Kararda üretken yapay zekanın özellikle vurgulanması, davanın sadece geçmişteki pazar hakimiyetiyle değil, gelecekteki rekabet dinamikleriyle de ilgili olduğunu ortaya koyuyor. Google’ın arama motorundaki üstünlüğünü yapay zeka alanına taşıması engellenirse, bu yeni pazarda start-up’lardan rakip devlere kadar herkes için daha dengeli bir rekabet zemini doğabilir.
- Küresel etkiler: ABD’deki bu karar, Avrupa Birliği başta olmak üzere diğer bölgelerdeki rekabet otoritelerine de yol gösterici olabilir. Google halihazırda AB’de Dijital Piyasalar Yasası kapsamında benzer kısıtlamalarla karşı karşıya. Bu da küresel ölçekte “tekelleşmeye karşı daha sert bir döneme” girildiğini düşündürüyor.
Bu karar, teknoloji şirketlerinin gelecekte yalnızca pazar paylarını değil, kullanıcı deneyimini kısıtlayan iş modellerini de savunmak zorunda kalacaklarına işaret ediyor. Google’ın “varsayılan arama motoru” stratejisinin yavaş yavaş sınırlanması, yapay zeka çağında kullanıcı tercihinin yeniden tanımlanabileceği bir sürecin başlangıcı olabilir.
Buna da göz atın: Google’ın AI hamlesiyle arama motorlarının dönüşümü başlıyor