Avrupa’daki önemli bir insan hakları kurumu, Facebook’un reklam algoritmasının iş ilanlarını tanıtırken toplumsal cinsiyet ayrımcılığı yaptığını tespit etti. Aktivistler, bu kararın büyük teknoloji şirketlerinin platform tasarımlarından sorumlu tutulması adına kritik bir adım olduğunu vurguluyor.
“Kadın meslekleri” kadınlara, “erkek meslekleri” erkeklere gösterildi
Hollanda İnsan Hakları Enstitüsü’nün 18 Şubat 2025 tarihli kararında, Facebook’un algoritmasının toplumsal cinsiyet stereotiplerini güçlendirdiği belirtilmişti. Hollanda’daki kadın kullanıcılara ağırlıklı olarak “tipik kadın meslekleri” gösterilirken, erkek kullanıcılara daha çok “erkek işi” olarak görülen pozisyonlar sunuluyordu.
Enstitü, Meta’nın bu durumu engellemek için reklam algoritmasını izlemesi ve gerekli düzenlemeleri yapması gerektiğinin altını çizdi.
Bu kararın arka planında CNN As Equals’ın araştırmaları bulunuyor. 2023’te yayımlanan bir haber, Facebook kullanıcılarının cinsiyet önyargıları nedeniyle iş fırsatlarını kaçırdığını ortaya koymuştu.
6 ülkede deney: Algoritma dünyanın her Yerinde önyargılı
Uluslararası sivil toplum kuruluşu Global Witness tarafından yürütülen incelemede:
- Oto tamircisi ilanlarının büyük ölçüde erkeklere,
- Anaokulu öğretmeni ilanlarının ise çoğunlukla kadınlara
gösterildiği tespit edildi.
Araştırma Hollanda, Fransa, Hindistan, İrlanda, Birleşik Krallık ve Güney Afrika’da benzer sonuçlar verdi. Bu bulguların ardından Hollanda’daki Bureau Clara Wichmann ve Fransa’daki Fondation des Femmes tarafından dört resmi şikayet yapıldı.
Hollanda İnsan Hakları Enstitüsü, Meta Platforms Ireland’ın algoritmasının yasaklı cinsiyet ayrımcılığı yapmadığını kanıtlayamadığını belirtti. Şirketin reklam algoritmasını revize etmesi istendi.
Avrupa Birliği, çevrimiçi reklamcılık dahil olmak üzere birçok alanda toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılığı yasaklayan düzenlemelere sahip… Enstitü ayrıca Meta’nın “cinsiyet verisinin algoritmada rol oynadığını kabul ettiğini” ve bunun stereotipleri pekiştirmiş olabileceğini söyledi.
Meta konuyla ilgili yorum yapmadı.
Meta’dan daha önce savunma: “Cinsiyete göre hedeflemeyi zaten yasakladık”
Meta’nın önceki açıklamalarına göre:
- İstihdam, konut ve kredi reklamlarında cinsiyet bazlı hedefleme izinli değil
- Bu kısıtlamalar ABD, Kanada ve 40’tan fazla Avrupa ülkesinde uygulanıyor
Ancak algoritmanın nasıl eğitildiğine dair sorular yanıtsız kaldı. Şirket 2020’de yayınladığı bir yazıda reklam gösterimlerinin kullanıcıların platform içi ve dışı davranışlarına göre şekillendiğini söylemişti.
“Çevrimdışı haklar, dijitalde de geçerli olmalı”
Karar hukuken bağlayıcı olmasa da uzmanlara göre bir sonraki aşamada konunun mahkemeye taşınması halinde bu bulgular dikkate alınacak. Dijital haklar avukatı Anton Ekker:
- Hollanda veri koruma otoritesi tarafından para cezaları
- Algoritmanın değiştirilmesi yönünde emirler
gündeme gelebileceğini ifade ediyor.
Meta harekete geçmezse, sivil toplum kuruluşları daha büyük hukuki adımlar atabilir.
Dijital haklar geri mi gidiyor?
Karar, Meta’nın son dönemdeki bazı geri adımlarıyla aynı döneme denk geliyor. Geçtiğimiz ay şirket:
- Çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık programlarını sonlandıracağını
- Nefret söylemi politikasını yumuşatacağını
- ABD’de üçüncü taraf doğrulama programlarını kaldıracağını
açıklamıştı.
Bunun sonucunda platformda kadınların “ev eşyası veya mülk” gibi gösterilmesine ya da trans ve non-binary kişilerin “o” (it) denilerek aşağılanmasına artık yaptırım uygulanmıyor.
Meta son yıllarda ABD’de barınma, kredi ve istihdam reklamları nedeniyle ayrımcılık davalarıyla da karşı karşıya kalmış, bunun üzerine algoritmalarında bazı değişiklikler yapmak zorunda kalmıştı. Global Witness, bu değişikliklerin dünya genelinde uygulanmamasını “skandal” olarak nitelendiriyor.
Ne anlama geliyor?
Algoritmalar, bugün iş ilanlarından kredi değerlendirmelerine kadar hayatımızın birçok kritik karar noktasında konumlanıyor. Ancak teknoloji tarafsız değil; onu tasarlayanların önyargılarıyla, geçmiş verilerdeki eşitsizliklerle şekilleniyor. Facebook örneği, dijital platformların dönemlerinin ruhunu an zamanlı yansıtmayan görüşler ışığında kodlandığını gözler önüne seriyor.
Avrupa Birliği’nin Dijital Hizmetler Yasası (DSA) ve Yapay Zeka Yasası (AI Act) ile birlikte, büyük teknoloji şirketlerinin algoritmalarının denetlenebilir olması artık bir tercih değil, hukuki bir zorunluluk haline geliyor. Bu karar, yalnızca Meta için değil; reklam teknolojisi alanındaki tüm oyuncular için bir uyarı niteliğinde görülmeli.
İş ilanları gibi fırsat eşitliği ile doğrudan ilişkili alanlarda, algoritmanın kimi neye yönlendirdiği büyük fark yaratıyor. Dijitalde atılan küçük bir ayrım, gerçekte bir kariyer yolunu tamamen kapatabilir.
Bu nedenle soru şu:
Eğer algoritmalar geleceğimizi şekillendiriyorsa, onların adil olduğundan kim emin olacak?
Sadece kullanıcılar mı?
Regülatörler mi?
Yoksa artık bizzat teknoloji şirketleri mi?
Teknolojinin hızına yetişmek kadar, adaletin hızını artırmak da artık dijital çağın en büyük sınavı…
Buna da göz atın: Collins Dictionary yılın kelimelerini açıkladı



