Dünya ekonomisinin liderleri, 55. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) toplantısı için Davos’ta bir araya geldi. 2025 Davos Zirvesi, dramatik siyasi değişimlerin ve jeopolitik ayrışmanın yaşandığı bir dönemde gerçekleştirildi. WEF, forumun beş ana teması doğrultusunda, tartışma ve görüşmelere damga vuran tek bir rakamı öne çıkardığı gönderisini yayınladı. Davos 2025’te dile getirilen bu rakamlar, dünyanın dört bir yanında var olan süreçlerin yanı sıra önümüzdeki yılda üstesinden gelinmesi gereken zorluklara işaret ediyor.
Davos gibi geniş kapsamlı bir toplantıyı sadece beş rakamla özetlemek kolay değil. Ancak bu yılın ekonomik ve sosyal gündemini anlamak için bu yaklaşım önemli bir çıkış noktası sundu. Buluşmanın temaları şöyle sıralandı:
- Reimagining Growth: Büyümeyi Yeniden Tasarlamak
- Rebuilding Trust: Güveni Yeniden İnşa Etmek
- Safeguarding the Planet: Gezegeni Korumak
- Industries in the Intelligent Age: Akıllı Çağda Endüstriler
- Investing in People: İnsanlara Yatırım Yapmak
“100 trilyon dolar”: Kamu borcunun gölgesi
Hükümetlerin büyük planları var: Yapay zekânın potansiyelinden yararlanmak, durgun ekonomileri yeniden canlandırmak ya da yerel üretimi artırmak gibi hedefler birçok ülkenin gündeminde. Ancak kamu borçlarındaki rekor artış, bu hedeflerin önünde ciddi bir engel olarak duruyor.
Davos 2025’te kamu borcunun ulaştığı 100 trilyon dolarlık seviyenin, ekonomik kalkınma planlarını tehdit ettiği çokça vurgulandı. Ekonomik istikrarı ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için bu soruna acil çözüm üretilmesi gerektiğinin altı birçok kez çizildi.
“Yüzde 5”: Savunmaya ayrılan GSYH payı
Konuşmacılar, güvenlik konusunun öncelikli gündem maddesi olduğunu belirttiler. Katılımcıların zihinlerini en çok meşgul eden konulardan biri, artık üçüncü yıkıcı yılına giren Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliydi.
Özellikle Avrupa için, doğu sınırındaki katliam ve yıkım, bölgenin savunmasına daha fazla yatırım yapılması gerekliliği vurgulandı; üstelik bu, aynı zamanda toplu ekonomik büyümeyi ve mali gücü yeniden canlandırmak için de yoğun harcamalar yapılması gereken bir dönemde gerçekleşiyor.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelenskyy’nin konuşmasında öne çıkan mesajı, Avrupa’nın güvenlik harcamalarını arttırması gerektiğiydi. “Savunma için GSYH’nin yüzde 5’i gerekiyorsa, yüzde 5 harcamaya hazır olmalıyız.” ifadelerini kullanan Zelenskyy, savunma ve ekonomik kalkınma arasındaki dengeyi vurguladı.
“Yüzde 40”: Yıpranmış toprakların oranı
Gezegenin korunması da öne çıkan başlıklardandı. Birleşmiş Milletler’e göre dünyanın yüzde 40’ı aşırı tarım, madencilik ve doğal kaynak kullanımı nedeniyle zarar görmüş durumda. Bu durum, 3.2 milyar kişiyi doğrudan etkiliyor ve sürdürülebilirliğe dair endişeleri derinleştiriyor.
“5 yıl”: Bugünün yapay zekasının raf ömrü
“Akıllı Çağda Ortaklık” temasına uygun olarak, yapay zeka teknolojilerinin geleceği, toplantının önemli bir parçasıydı. Bunun nedeni, şirketlerin ve hükümetlerin yapay zekayı bir sonraki seviyeye taşımak için gerekli olan çipler, veri merkezleri, yetenekler ve enerji kaynaklarına büyük miktarda yatırım yapmaları olarak tanımlandı.
Meta’nın baş yapay zeka bilimcisi Yann LeCun, mevcut yapının 5 yıl içinde köklü bir değişime uğrayacağını belirtti. Bu, hem şirketler hem de hükümetler için yeni bir dijital dönüşüm dönemine girileceğinin mesajını verdi.
Bunun yanı sıra, dünya genelindeki hükümetler, vatandaşlara kesintisiz hizmetler sunarken aynı zamanda insanları ve verilerini güvende tutmak amacıyla dijital dönüşüm yolculuklarına çıkıyorlar. Eski Birleşik Krallık Başbakanı ve şu anda Tony Blair Küresel Değişim Enstitüsü’nün yönetim kurulu başkanı Tony Blair, Governments, Rewired panelindeki açılış konuşmasında şunları söyledi: “Teknolojiyi anlamak, kontrol etmek ve ondan faydalanmayı öğrenmek, hükümetlerin bugün çözmesi gereken en büyük mesele.”
Blair, birçok hükümetin yapay zeka gibi yeni teknolojilerin getirdiği köklü değişimi tam olarak içselleştiremediğini belirtirken, yapay zekayı doğru bir şekilde kullanmanın “her şeyi dönüştüreceğini” ifade etti.
Yapay zekanın beraberinde getirdiği olumsuzlukların da elbette farkında olduğunu belirten Blair, “teknoloji hem iyiye hem de kötüye kullanılabilir” derken, bunun sağlık hizmetleri, eğitim ve diğer hayati hizmetleri dönüştürme potansiyeline sahip olduğunu savundu. “Hükümetler; süreçler, izinler ve tedarikle ilgilidir,” dedi. Ancak yapay zekanın, hükümetlerin daha az vergi toplarken vatandaşlara daha verimli hizmetler sunmalarını sağlayacak değişiklikler ve iyileştirmeler getirebileceğini vurguladı. Blair ayrıca, “Birçok ülke halihazırda harika işler yapıyor, ancak bu devrimin henüz başlangıç aşamasındayız,” dedi.
“Yüzde 33”: Kadın temsili
Toplantının bir diğer öne çıkan konusu ise cinsiyet eşitliğiydi. Kongo Demokratik Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Thérèse Kayikwamba Wagner, kendi ülkelerinde hükümetteki kadın temsili oranının yüzde 16’dan yüzde 33’e yükseldiğini belirtti. Bu gelişme, siyasi yetkilendirme konusundaki ilerlemenin hala mümkün olduğuna dair iyimser bir tablo çizdi.
Ne anlama geliyor?
Davos 2025, dünya genelinde sıkıntılarla geçen bir yılın ardından, geleceğe dair hem umut hem de endişelerle dolu bir manzara sundu. Kamu borcunun yüksek seviyeleri, ekonomik büyümeyi engelleyebilecek büyük bir risk olarak öne çıkarken, savunma harcamaları gibi yeni önceliklerin şekillendiği de netlikle vurgulandı. Öte yandan yapay zekadaki dönüşüm, sadece teknoloji şirketlerini değil, devlet politikalarını da yeniden tanımlamaya aday….
Bununla birlikte, zirvenin en güçlü mesajı, gezegenin korunması ve sürdürülebilir kalkınma için zamanın daraldığı oldu. Yüzde 40 oranında yıpranan dünya toprakları ve çevresel bozulmalar, insanlık için bir alarm zili çalıyor. Ancak, bu yıl kadın temsili gibi alanlarda kaydedilen ilerlemeler, değişimin mümkün olduğuna dair umut verici bir işaret olarak dikkat çekiyor.
Sonuç olarak, Davos 2025, dünya liderlerine çözüm odaklı düşünme ve uzun vadeli stratejiler geliştirme çağrısı yaptı. Önümüzdeki dönemde alınacak kararlar, sadece ekonomik ve teknolojik yapıları değil, insanlığın geleceğini de şekillendirecek. Öne çıkan başlıca mesaj, mevcut sorunların ancak uluslararası iş birliği, yenilikçi çözümler ve ortak sorumluluk bilinciyle aşılabileceğiydi.
Buna da göz atın: Hükümetlerin 2025 yapay zeka planları