Hükümetler, yapay zeka (AI) teknolojilerinin hızla gelişmesiyle birlikte, bu alandaki düzenlemeleri şekillendirmek için çalışmalarına hız verdi. 2024 itibariyle, hükümetlerin AI’ı ve AI regülasyonlarını nasıl düzenleyeceği ve bu düzenlemelerin gelecekte ne gibi etkiler yaratacağı sorusu gündemde. Özellikle 2025 için planlanan düzenlemeler, AI’ın insan hayatına olan etkisini dengelemeyi amaçlayan politikaları içeriyor. The Newsight olarak ABD, Avrupa Birliği ve Çin gibi önde gelen bölgelerin yanı sıra Türkiye’deki AI düzenlemeleri hakkında en güncel bilgileri ve bu düzenlemelerin 2025’te nasıl şekilleneceğini ele alıyoruz.
ABD: AI güvenliği ve ulusal güvenlik
ABD, yapay zeka düzenlemeleri konusunda dünyanın kalanına kıyasla daha hızlı ilerliyor dersek yanılmış olmayız. 2024’te eski Başkan Biden tarafından çıkarılan bir başkanlık kararnamesi, AI güvenliği ve ulusal güvenlik alanlarında ilk adımları attı. Bu kararname, AI’ın potansiyel tehditlerini dengelemeyi amaçlarken, aynı zamanda hükümetin bu yeni teknolojiye nasıl yaklaşması gerektiğini de belirliyor. Biden yönetiminin AI’ın şeffaflık, güvenlik ve adalet gibi temel alanlarda daha sıkı kurallar getireceği öngörülüyordu. Yeni Trump yönetiminin bu alanda nasıl aksiyonlar alacağını bekleyip göreceğiz. Ancak bu düzenlemelerin, teknoloji devlerinin AI kullanımlarını denetlemesi ve kullanıcı verilerinin güvenliğini sağlaması gerektiği belirtiliyor.
Teknoloji sektöründe ve özellikle AI uygulamalarında, gerek gelişmekte olan bir endüstri olmasından gerek ana ürünün çok partnerli bir üretim süreci ve enerji kaynağı gerektirmesinden, şirket olarak varlık göstermek için milyar dolarlık yatırımlar yapmak şart. Bu güce sahip olan sayılı şirketin birkaçını halihazırda sektörlerinde rekabeti elimine etmeleri ithamlarıyla antitröst davalarıyla gündeme geldi. Bu koşullarda AI trenine çoktan binmemiş olan yeni aktörlerin pazarda yerini alabilmesi oldukça zor. Bu nedenle ABD’deki AI düzenlemelerindeki bir önemli hedef, teknoloji devlerinin pazar hakimiyetini sınırlamak. AI, özellikle büyük şirketlerin rekabet avantajı elde etmesinde önemli bir rol oynuyor ve bu durum, daha küçük firmaların pazara girmesini zorlaştırıyor. ABD hükümeti, bu sorunun önüne geçmek amacıyla düzenlemelerin 2024’ten itibaren daha fazla derinleşeceğini ve 2025’te uygulamaya koyulacağını belirtiyor.
Avrupa Birliği: Yapay zeka yasası ve risklerin azaltılması
Avrupa Birliği, yapay zekayı düzenlemek için kapsamlı bir hukuk çerçevesi geliştirmeyi hedefliyor. AB, yapay zekanın öncelikli olarak veri güvenliği ve istihdam üzerindeki potansiyel risklerini göz önünde bulundurarak, 2024 ve sonrasındaki yıllarda daha güçlü bir düzenleyici yapı kurmayı planlıyor. Avrupa Komisyonu tarafından önerilen Yapay Zeka Yasası (Artificial Intelligence Act), özellikle sağlık, ulaşım gibi yüksek riskli alanlardaki uygulamaları düzenlemeyi amaçlıyor. Bu yasa, AI’ın kötüye kullanımını engellemeyi ve Avrupa vatandaşlarının güvenliğini sağlamayı hedefliyor.
Bununla birlikte, AB’nin düzenlemeleri, teknolojiye ve yeniliğe darbe vurmak yerine, Avrupa’nın AI gelişimine liderlik etmesini sağlamak için tasarlanmış. Avrupa’nın, özellikle veri güvenliği ve şeffaflık konularında dünya çapında bir model olma amacında olduğu belirtiliyor. Ancak ABD ile paralel olarak Avrupa da bu düzenlemelerle büyük teknoloji şirketlerinin AI uygulamaları üzerinde daha sıkı kontrol sağlamayı amaçlayacak.
Çin: Daha katı düzenlemeler ve siyasi hedefler
Çin, AI düzenlemeleri konusunda çok daha farklı bir yol izliyor. Çin hükümeti, yapay zeka kullanımını sadece teknoloji ve ekonomi alanında değil, aynı zamanda siyasi ve sosyal kontrol sağlamak amacıyla da önceliklendiriyor. Çin’de AI, özellikle gözetim ve kamu düzeni açısından kritik bir rol oynuyor ve bu teknolojinin gelişimi, hükümetin elinde daha sıkı bir denetim aracına dönüşüyor.
2024’te Çin, AI’ın uygulama alanlarını daha da genişletmek için yeni düzenlemeler açıkladı ve bu düzenlemeler genellikle daha sıkı güvenlik ve denetim kurallarını beraberinde getirdi. Çin’in yapay zeka düzenlemeleri, küresel ölçekteki diğer hükümetlerden daha katı bir yaklaşımı benimsiyor ve bu durum, Çin hükümetinin açıkladığı kadarıyla, ulusal güvenliğini tehdit edebilecek dış etkenleri minimize etmek için yapılıyor.
Türkiye: AI merkezli projelere şeffaf olmaları kaydıyla destek
2021 yılında Türkiye, Ulusal Yapay Zeka Stratejisi’ni ilan etti. Bu strateji, yapay zekanın ülke genelindeki etkin kullanımını teşvik etmeyi ve güvenli bir şekilde geliştirilmesini sağlamayı amaçlıyor. Bu çerçevede, stratejinin uygulanması için iki katmanlı bir yönetişim mekanizması oluşturulmuş: birincisi stratejik koordinasyonu sağlamak, diğeri ise idari ve teknik koordinasyonu yönetmek.
Bu strateji, aynı zamanda Türkiye’nin yapay zeka alanında uluslararası rekabet gücünü artırmayı ve özellikle araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerini desteklemeyi hedefliyor. Stratejiye göre, yeni kurumlar ve yapay zeka Ar-Ge çalışmalarını destekleyen projeler kurulacak ve AI destekli girişim sermayesi fonları oluşturulacak.
2024’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan “Yapay Zeka Düzenlemeleri Kanun Taslağı” kapsamında , yapay zeka teknolojilerinin güvenli, etik ve adil bir şekilde kullanılmasını sağlamayı amaçlıyor. Taslak, kişisel verilerin korunması ve mahremiyet haklarının ihlal edilmemesi için AI sağlayıcıları, dağıtıcıları ve kullanıcıları için özel kurallar barındırıyor. Taslağa göre, yüksek riskli yapay zeka sistemlerinin denetimden geçmesi, şeffaflık ilkesine uyulması ve sorumlulukların açık bir şekilde belirlenmesi gerekecek. Ayrıca, bu düzenlemelere aykırı hareket eden AI operatörlerine cezai yaptırım uygulanacak.
2025’te ne beklemeliyiz?
AI’ın global düzenlemeleri büyük ölçüde son hallerini alacak gibi görünüyor. ABD, Avrupa ve Çin gibi büyük ekonomilerin düzenlemeleri, AI’ın nasıl gelişeceğini ve hangi alanlarda uygulanacağını belirleyecek. Bu düzenlemelerin, özellikle büyük teknoloji şirketlerinin pazar hakimiyetini denetlemesi, kullanıcı verilerinin güvenliğini sağlaması ve şeffaflık ilkesini benimsemesi bekleniyor.
Ancak, tüm bu düzenlemelerin birleştirildiği bir çerçeve olmadığı için, ülkeler arasında ciddi bir uyumsuzluk olabilir. Örneğin, ABD’nin daha esnek ve yenilikçi bir yaklaşımı varken, AB daha katı ve güvenlik odaklı bir düzenleme getirmeye çalışıyor. Çin’in, AI’ı daha çok politik kontrol aracı olarak kullanmaya yönelik düzenlemeleri, bu farklılıkları daha da derinleştirebilir. Düzenlemeler, büyük teknoloji şirketlerinin sorumluluklarını artıracak, kullanıcı güvenliğini sağlayacak ve aynı zamanda AI’ın kötüye kullanımını engellemeye çalışacak. Bu nedenle 2025’te, AI’ın yalnızca teknoloji dünyasında değil, aynı zamanda devletler arası ilişkilerde de önemli bir sınavdan geçmesine şahit olacağız.
Buna da göz atın: IPSOS: “Dünya Neyi Dert Ediyor? – Kasım 2024”