2025’in ortasında dünya yeni bir siyasi ve ekonomik çalkantıya gözlerini açtı. ABD’de Donald Trump’ın yeniden başkanlık koltuğuna oturmasıyla başlayan süreç, özellikle dış ticaret ve göçmenlik politikalarıyla küresel dengeleri yeniden zorluyor. Peki, bu tür belirsizlikler teknoloji dünyasını nasıl etkiliyor?
The Atlantic’te yayınlanan analiz, Silikon Vadisi’nin bu yeni döneme verdiği tepkiyi net biçimde ortaya koyuyor: Şirketler, tüm belirsizliklere rağmen rotalarını üretken yapay zeka (Generative AI) ve yapay genel zekya (AGI) kırmış durumda. Çünkü her zamankinden daha fazla, çözüm üretme gücünü politikadan değil teknolojiden bekliyorlar.
Ekonomi daralırken, yapay zeka genişliyor
Trump’ın uygulamaya koyduğu yeni tarifeler, özellikle donanım ve üretim maliyetlerini artırıyor. Ancak bu durum, teknolojik yatırımcıların ve kurucuların odağını değiştirmiş değil. Yapay zeka destekli ürünler sayesinde girişim kurma, operasyon yönetimi ve kullanıcıya ulaşma süreçleri hiç olmadığı kadar hızlandı.
2024’te sadece ABD’de kurulan start-up’ların yüzde 37’sinin iş modelinin merkezinde üretken yapay zeka yer alıyordu. 2025’in ilk çeyreğinde bu oran yüzde 52’ye yükseldi. Siyasi risklere rağmen yatırımcılar yönünü AGI’ye çevirmiş durumda. Neden mi?
Çünkü bu teknoloji, yalnızca sektörel verimliliği artırmakla kalmıyor; aynı zamanda yeni nesil iş yapma biçimlerini de mümkün kılıyor.
Yapay zekanın yeni rolü: Girişimcinin rakibi mi, hızlandırıcısı mı?
Ancak üretken yapay zekaya duyulan bu güçlü güvenin arka planında sessiz bir gerilim de var. Girişimciler artık yalnızca fikirlerinin hayata geçip geçmeyeceğini değil, o fikrin yapay zeka tarafından kendilerinden önce hayata geçirilip geçirilmeyeceğini de sorguluyor. The Atlantic’in haberine göre, bazı startup kurucuları GPT tabanlı sistemlerin iş modellerini, sloganlarını, hatta kullanıcı arayüzlerini birkaç saniye içinde kopyalayabildiğini fark ediyor. Üstelik bazen bu sistemler, henüz piyasaya bile çıkmamış fikirleri benzer girdilerden yola çıkarak tahmin edebiliyor. Bu durum, girişimcilik ile yapay zeka arasında yeni bir rekabet düzlemi yaratıyor: Hızlanan inovasyonun bedeli, öngörülemez bir hızda çoğalan benzerlikler olabilir mi?
Türkiye’de durum nasıl?
Türkiye’de son yıllarda girişimcilik alanında önemli bir hareketlilik yaşanıyor. Özellikle oyun, fintech ve SaaS odaklı startup’lar yatırımcıların radarında. Ancak bu dinamizmin sürdürülebilirliği, küresel teknolojik eğilimlerin doğru okunmasına bağlı. Henüz üretken yapay zeka tabanlı girişimlerin sayısı sınırlı olsa da, girişimcilik ekosisteminin artık sadece “ilk olmak”la değil, “farklı ve sürekli olmakla” kazanacağı bir döneme giriyoruz. Çünkü global ölçekte artık ilk fikri bulan değil, onu en verimli şekilde hayata geçiren — hatta yapay zekaya karşı koruyabilen — kazanıyor.
Türkiye’deki girişimciler için bu, sadece teknoloji üretmek değil; yapay zeka çağında fikrin özgünlüğünü, hızını ve korunabilirliğini birlikte kurgulamak anlamına geliyor.
Göçmenlik kısıtlamaları: Sessiz bir tehdit
Silikon Vadisi’nin global bir çekim merkezi olmasını sağlayan en önemli faktörlerden biri, yüksek nitelikli uluslararası yeteneklere sunduğu alan. Ancak Trump döneminde yeniden sıkılaştırılan göçmenlik yasaları, bu ekosistemi kırılganlaştırıyor. OpenAI gibi şirketlerde çalışan araştırmacıların vize ve yeşil kart süreçlerinde yaşadığı gecikmeler, bu sorunun sadece bireysel değil, sistemsel olduğunu gösteriyor.
Politikaya dirençli teknoloji hayali
Silikon Vadisi’nin şu anki ruh hali, bir nevi “politikaya karşı bağışıklık geliştirme” çabası olarak da yorumlanabilir. Yapay zeka, sadece iş süreçlerini dönüştürmekle kalmıyor; aynı zamanda siyasi çalkantılardan daha az etkilenebilen bir ekonomi yaratma umudu da vadediyor.
Bu bir yanılsama mı, yoksa geleceğe dair stratejik bir yöneliş mi?
Muhtemelen her ikisi de…
Ancak kesin olan şu: Teknoloji sektörü artık sadece bir inovasyon sahası değil, aynı zamanda bir hayatta kalma stratejisi. Üretken yapay zeka ise bu stratejinin merkezine yerleşmiş halde.
Neden önemli?
Türkiye’de teknoloji üreten, girişim kuran veya yatırım yapan herkes için yapay zekanın sunduğu olanaklar kadar tehditler de artık daha somut. Sadece hız değil, yön de önemli. Ve bu yönü belirleyecek olan şey, yalnızca hangi fikirle yola çıktığınız değil — o fikri yapay zeka karşısında nasıl koruduğunuz.
Buna da göz atın: ChatGPT “shopping” özelliği Türkiye’de kullanıma açıldı