GPT (Generative Pre-Trained Transformer) teknolojisi toplumla buluştuğundan beri insan ve yapay zeka arasında geçen sayısız konuşmaya/yazışmaya şahit olduk. Kimi komik, kimi korkunç binlerce konuşmanın sonucunda ilk aksiyonumuz yapay zekanın nasıl yanıtlar verdiğine odaklanmak oldu. Oysa chat teknolojilerinin dilini, bilgisini, beslendikleri veriyi ve dolayısıyla alışkanlıklarını belirleyen kullanıcıların bu konuşmalardaki tutumu çok az masaya yatırıldı. Cansız bir ürünle yazışırken neden kullanıcının konuşması önemli olsun, öyle değil mi? Ancak gerçekleştirilen araştırmalar yapay zekanın yeteneklerinin insanla ve hatta insani duygularla tanımlandığını ortaya koyuyor…
Araştırmalar ne söylüyor: Yapay zeka ve nezaket
Yazar, Fütürist ve Stratejik Danışman Bernard Marr’ın haftalık LinkedIn bülteninde ele aldığı konu kapsamında, yapay zekanın “nezaketle” yaklaşıldığında çıktılarında önemli derecede iyileşme gözlendiği belirtiliyor. “Should We Respect LLMs? A Cross-Lingual Study on the Influence of Prompt Politeness on LLM Performance” adlı araştırma, dijital bir hizmete nezaketle yaklaşmanın ironisinin farkında olmakla birlikte nezaketin çıktılara olan etkisini tartışılmaz verilerle ortaya koyuyor… İngilizce, Çince ve Japonca bağlamında inceleme gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları kısaca şöyle sıralanıyor:
- Nezaketin Etkisi: Nazik ifadeler, modellerin doğruluğunu artırırken kaba ifadeler hatalara, önyargılara ve bilgi eksikliklerine yol açıyor.
- Kültürel Farklılıklar: Diller, nezakete kültürel bağlamlarına göre farklı tepkiler veriyor.
- Optimal Üslup: Aşırı nezaket fayda sağlamazken, dengeli ve profesyonel bir üslup en iyi sonuçları veriyor.
Nezaket daha iyi yapay zeka çıktıları sağlıyor
Öncelikle performanstan başlayalım. Araştırma, nezaketin sadece bir görgü kuralı olmadığını, aynı zamanda yapay zeka performansını ölçülebilir şekilde iyileştirdiğini ortaya koyuyor. Üç dildeki yapay zeka davranışlarını inceleyen çalışmada kaba veya nezaketten yoksun komutların daha düşük performansa yol açtığı gözlemlendi. Bu durum; hataların artması, önyargıların güçlenmesi ve önemli bilgilerin atlanması gibi yapay zekanın kullanılmasını anlamsız hale getirebilecek ciddi sorunları içeriyor.
En dikkat çekici bulgu ise araştırmacıların özetleme ve dil anlama gibi görevlerde farklı nezaket düzeylerini test ettiğinde ortaya çıkıyor: Daha nazik komutların kaba olanlara kıyasla sürekli olarak daha iyi performans sergilediği görüldü. Bazı modellerde, kaba komutlar kullanıldığında performansın yüzde 30’a varan oranlarda düştüğü raporlandı. Ayrıca, farklı yapay modellerinin nezakete kültürel açıdan farklı tepkiler verdiği tespit edildi; bu da insan etkileşimlerinde olduğu gibi, yapay zekayla iletişimde de kültürel bağlamın önemli olduğu gerçeğine ışık tutuyor.
Nezaketin avantajları…
Yapay zekayla saygılı bir etkileşim kurmanın faydalarını destekleyen veriler de elbette oldukça etkileyici. Dijital dönüşüm projelerinde insan-yapay zeka etkileşiminde nezaketi önceliklendiren şirketler, organizasyon genelinde ölçülebilir kazanımlar elde ediyor. Bu şirketler daha güçlü ekip iş birliği, müşteri hizmetlerinde belirgin şekilde daha yüksek puanlar ve yeni teknolojilerin çok daha sorunsuz benimsenmesi gibi olumlu sonuçlar bildiriyor. Belki de en önemlisi, bu yaklaşım daha olumlu iş yeri kültürleri oluşturarak üst düzey yetenekleri çekiyor ve elde tutuyor. Yapay zekaya saygılı davranmanın yalnızca bir görgü meselesi olmadığı, aynı zamanda iyi bir iş stratejisi de olduğu güçlenen bir argüman olarak akıllarda yer ediyor.
Yapay zekanın “mış gibi” yapmaya tahammülü yok!
Araştırma sonuçlarının belki de en ilginci ve esprilisi “nezaket amacıyla nezaket” yaklaşımının iyi yapay zeka çıktıları alma hedefinde işe yaramaması! Tıpkı insan iletişimlerinde olduğu gibi yapay zekayla kurulan iletişimde de dengeyi sağlamak gerekiyor. GPT teknolojileri, bir insanla konuşur gibi saygı ve nezaket talep ediyor. Ancak insan-insan ve insan-makine arasındaki temel farkları göz etmemizi de bekliyor. Dijital asistanların görevinin, insana benzemeleri olmadığını ve aksine, onları amaçlarımız doğrultusunda en etkili şekilde çalışır hale getirmek olduğunu unutmamanın önemi bu noktada vurgulanıyor.
Ne anlama geliyor?
Araştırma çıktıları, Marr’ın yorumları ve yapay zekaya profesyonel bir nezaketle yaklaşmanın üzerine kafa yorarken, kendimi çocukların dünyayı tanımaya başladıkları, iletişim kurdukları ve karakterlerinin oturmaya başladığı yılları düşünmekten alamıyorum. Bir oyuncak bebeğe vurduklarında “canı acır” denmesinin, duydukları “kötü sözü” tekrar ettiklerinde dillerine acı biber sürülmesinin, ele aldığımız bu konuyla benzerlikleri hem ilginç hem heyecan verici.
Diline birkaç kez biber sürülmüş ve hiçbir oyuncak bebeğimin kafasını koparmamış bir çocukluk karnesine sahip olduğum notunu ekleyerek ve ChatGPT ile ilk konuşmalarım sırasında “Sen de bana ‘sen’ diye hitap et lütfen.” deme gereksinimi hissettim. Bu bağlamda araştırmanın çıktılarına güçlü bir şekilde katılıyorum… Hayatın birçok alanında uçsuz bucaksız bir bilgiyi kullanıcısına/sohbet arkadaşına göre damıtabilen bu teknolojiyi tüm potansiyeliyle deneyimlemek için gereken ana unsurlardan birinin nezaket olmasını, yapay zekanın üzerine ortaya atılan endişenin hakim olduğu görüşlerin aksine iç ferahlatıcı buluyorum. Elbette son olarak her birinizi makinenizle nezaketle konuşmaya davet ediyorum…
Yapay zeka kullanımının sanat ve zanaat üzerindeki etkisine dair makaleye göz atmayı unutmayın.