2025, küresel ekonominin belirsizliklerle sınandığı, ticaret savaşlarının yeniden alevlendiği ve yapay zekanın ekonomik denklemi kökten değiştirme potansiyeli taşıdığı bir dönem olarak şekilleniyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayınlanan Chief Economists Outlook raporunun Mayıs 2025 çıktısı; ABD’nin öngörülemeyen politikalarının yarattığı şok dalgalarını, enflasyon risklerini ve bölgesel ekonomilerin bu süreçteki kırılganlıklarını mercek altına alıyor. Öne çıkan veriler, ekonomistlerin yüzde 79’unun mevcut dalgalanmaları “geçici bir kriz değil, kalıcı bir yapısal dönüşüm” olarak gördüğünü ortaya koyarken, yapay zekanın sunduğu fırsatlar ve işgücü üzerindeki yıkıcı etkileri de tartışmaya açıyor. Peki 2025’te dünya ekonomisini neler bekliyor? İşte raporun çarpıcı başlıkları ve geleceğe dair öngörüler…
1. Küresel Ekonomide Karanlık Tablo
Dünya ekonomisi 2025 yılına türbülanslı bir giriş yapıyor. ABD’nin Nisan 2025’te açıkladığı agresif ticaret politikaları ve Çin’e yönelik yüzde 145’e varan ek gümrük vergileri, küresel piyasalarda şok etkisi yarattı. Ekonomistlerin yüzde 79’u bu politikaların geçici değil, kalıcı bir yapısal değişimin parçası olduğu görüşünde. 90 günlük geçici ateşkes kararı piyasaları kısmen rahatlatmış olsa da, temel belirsizlikler devam ediyor. Özellikle ABD’de büyüme beklentilerinin “zayıf” veya “çok zayıf” olarak revize edilmesi ve doların değer kaybetme olasılığı (yüzde 76), küresel ekonomideki kırılganlığı artırıyor.
2. Bölgesel Ekonomilerin Farklılaşan Performansı
Avrupa ekonomisi, Almanya’nın genişletici maliye politikaları sayesinde görece daha iyi bir performans sergiliyor. Euro Bölgesi’nde yüzde 0.8’lik büyüme beklentisi ve düşen enflasyon oranları, bölge için umut verici sinyaller olarak değerlendiriliyor. Çin’de ise durum daha karmaşık. Hükümetin yüzde 5 oranındaki büyüme hedefine ulaşması konusunda ekonomistler ikiye bölünmüş durumda. Öyle ki, gayrimenkul sektöründeki devam eden sorunlar ve ticaret savaşlarının etkileri, Asya devinin ekonomik görünümünü gölgeliyor. Gelişmekte olan ülkeler arasında Hindistan yüzde 6.2’lik büyüme beklentisiyle öne çıkarken, Latin Amerika ülkelerinin ortalama yüzde 2’lik büyüme oranıyla mücadele etmesi bekleniyor.
3. Yapay Zekanın İkili Etkisi
Teknoloji dünyasında yaşanan devrim niteliğindeki gelişmeler, ekonomik denklemleri yeniden şekillendiriyor. Yapay zekanın önümüzdeki on yılda küresel GSYH’ye yüzde 5-10 puan arasında katkı sağlaması bekleniyor. Otomasyon ve inovasyon alanındaki gelişmeler, bu büyümenin temel itici güçleri olarak görülüyor. Ancak diğer yandan, ekonomistlerin yüzde 47’si yapay zekanın net iş kaybına yol açacağını öngörüyor. Bu durum, hükümetlerin ve iş dünyasının yeniden beceri kazandırma programlarına acilen yatırım yapması gerektiğini ortaya koyuyor. Yapay zekanın yanlış bilgi yayılımı ve piyasa gücünün tekelleşmesi gibi potansiyel riskleri de dikkatle takip edilmesi gereken konular arasında yer alıyor.
4. İş Dünyasının Dönüşüm Çabaları
Belirsizlik ortamında şirketler, tedarik zincirlerini çeşitlendirerek ve yatırımlarını yeniden değerlendirerek ayakta kalmaya çalışıyor. Yapay zekaya uyum sağlamak isteyen firmalar, çalışan eğitim programlarına ve dijital altyapı yatırımlarına ağırlık veriyor. Özellikle siber güvenlik önlemleri ve veri yönetimi sistemleri, iş stratejilerinin merkezine yerleşmiş durumda. Bu dönüşüm sürecinde, politika yapıcıların ve iş liderlerinin esneklik ve hızlı adaptasyon yeteneklerini geliştirmeleri kritik önem taşıyor.
Sonuç
2025, küresel ekonominin jeopolitik gerilimler, ticaret savaşları ve teknolojik dönüşümle sınandığı bir yıl olacak. Yapay zekanın potansiyeli umut verici olsa da, politika yapıcılar ve iş dünyası için “esneklik” ve “hızlı adaptasyon” anahtar kelimeler haline geldi.
Buna da göz atın: Ekonomistlerin gözünden 2025: Küresel büyüme zayıf kalacak