Yapay zeka artık geleceğin teknolojisi değil; tam anlamıyla burada ve birçok iş alanında olduğu gibi pazarlamayı da dönüştürüyor. Bir zamanlar yenilik olarak görülen bu teknoloji, artık şirketler için stratejik bir ihtiyaç haline geldi. Müşterinin bir sonraki satın alma olasılığını tahmin etmekten, çoklu kanallarda kişiselleştirilmiş reklam kampanyalarını otomatikleştirmeye kadar pek çok noktada yapay zeka, yalnızca pazarlama operasyonlarını değil, markaların hedef kitleleriyle kurduğu bağı da yeniden şekillendiriyor. Bu da pazarlama profesyonelleri için stratejileri ve yetkinlikleri yeniden değerlendirme zamanının geldiğini gösteriyor.
Nielsen’ın 2025 Küresel Pazarlama Anketi, pazarlamacıların yapay zekanın müşteri etkileşimi ve operasyonel verimliliği yeniden tanımlama potansiyelini güçlü bir şekilde fark ettiklerini ortaya koyuyor. Yapay zekanın müşteriyle bağlantı kurma yöntemlerini, etkileşimleri kişiselleştirme ve günlük iş akışlarını sadeleştirme biçimlerini kökten değiştirdiğini gören pazarlamacıların oranı hızla artıyor.
Ankete katılan küresel pazarlamacıların yüzde 59’u, kampanya kişiselleştirmesi ve optimizasyonunda yapay zekayı 2025’in en etkili sektörel trendi olarak görüyor. Bu etkinin ardında ise yapay zekanın kanıtlanmış yetenekleri yer alıyor. Gerçek zamanlı olarak kullanıcı profiline göre değişen dinamik reklamlar ya da müşteriye özel yolculukları tahmin eden öneri sistemleri, klasik segmentasyonun ötesine geçerek tamamen bireyselleştirilmiş deneyimler sunuyor.
Bölgelere göre incelendiğinde; Latin Amerika’daki pazarlamacıların yüzde 63’ü, Asya-Pasifik bölgesindekilerin yüzde 62’si, Kuzey Amerika’dakilerin yüzde 60’ı ve Avrupa’dakilerin yüzde 50’si kişiselleştirme için yapay zekayı en öncelikli konu olarak görüyor. Bu oranlar, gelecekte büyümenin kilidini açmanın yolunun yapay zekadan geçtiği konusunda küresel bir fikir birliğine işaret ediyor.
2025’in diğer kritik trendleri
Yapay zeka pazarlamada başrol oynasa da tek odak noktası değil. Pazarlamacılar aynı zamanda sektörü etkileyen diğer önemli gelişmeleri de yakından takip ediyor. Örneğin, pazarlamacıların yüzde 51’i sürdürülebilir ve amaç odaklı pazarlamayı önceliklendiriyor. Yüzde 47’si ise özgünlük ve influencer içeriklerinin etkisinin artacağını düşünüyor. Bu veriler, değer odaklı iletişim ve özgün anlatıların giderek daha fazla önem kazandığını gösteriyor.
Ölçümleme yetkinliğini artıran araç: Yapay zeka
Yapay zekanın pazarlama üzerindeki etkisi yalnızca kişiselleştirme ile sınırlı değil; pazarlama ölçümlemesinde de alışkanlıkları değiştiriyor. Günümüz dijital kampanyaları çok büyük miktarda veri üretiyor ve bu verileri manuel olarak izlemek mümkün değil. Yapay zeka ise bu veri selini anlamlandırmak için eşsiz bir çözüm sunuyor.
Küresel düzeyde şirketlerin yüzde 50’si kalite güvence süreçlerinde yapay zekayı kullanıyor. Bu da verinin doğruluğunu ve güvenilirliğini sağlamak açısından hayati bir rol oynuyor. İçerik üretiminde yüzde 47, müşteri segmentasyonunda yüzde 44, kişiselleştirme süreçlerinde yüzde 42 oranında yapay zeka kullanımı dikkat çekiyor. Örneğin, Delta Havayolları, 2025’te tanıttığı yapay zeka destekli Delta Concierge aracıyla Fly Delta uygulaması üzerinden yolculara daha kişiselleştirilmiş ve kontrollü bir seyahat deneyimi sunuyor.
Stratejik karar alma süreçlerinde de yapay zeka büyük katkı sağlıyor. Şirketlerin yüzde 46’sı öngörüsel analitik kullanırken, yüzde 43’ü yaratıcı içeriklerin etkinliğini analiz etmek için yapay zekadan faydalanıyor. Yüzde 39’u ise sosyal medya ve geri bildirimler üzerinden duygu analizi yaparak hedef kitlenin görüş ve duygularını analiz ediyor. Böylece yapay zeka, yalnızca işleyişi değil, içgörü üretme kapasitesini de kökten değiştiriyor.
Dijital gizliliği sorumluca yönetmek
Tüketici beklentilerinin ve yasal düzenlemelerin sürekli değiştiği bir ortamda, güncel kalmak ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamak için bu değişimlere ayak uydurmak şart. Küresel pazarlamacıların yüzde 42’si, veri gizliliği yasalarındaki değişimlerin ve çerezsiz internet yöneliminin pazarlama stratejilerini temelden etkilediğini belirtiyor.
Google’ın üçüncü taraf çerezleri kaldırma planları (şu an için geri çekilmiş olsa da) sektörü yeni, gizlilik uyumlu çözümler aramaya zorladı. Yeni dönemde yapay zeka, geleneksel izleme yöntemlerine bağımlılığı azaltarak, birinci taraf verileri ve bağlamsal sinyaller üzerinden kişiselleştirme yapabilmeyi mümkün kılıyor. Böylece hem kullanıcı gizliliğine saygılı hem de etkili kampanyalar yürütmek mümkün hâle geliyor.
Yapay zekanın küresel ölçekte kullanım durumu
Dünya genelinde şirketlerin yüzde 80’i, pazarlama ölçümlemesi süreçlerinde yapay zekayı önemli ya da oldukça yüksek düzeyde kullandığını belirtiyor. Ancak bölgesel farklar göze çarpıyor. Kuzey Amerika ve Latin Amerika yüzde 85 ile başı çekerken, Asya-Pasifik yüzde 84 ile yakın takipte. Avrupa ise yüzde 65 ile nispeten daha düşük bir benimseme oranına sahip. Dikkat çekici olan ise yalnızca yüzde 1’lik bir kesimin hiç yapay zeka kullanmadığını belirtmesi—bu da teknolojinin küresel düzeyde benimsendiğini ve norm haline geldiğini ortaya koyuyor.
Pazarlamanın geleceğine dair
Yapay zekanın pazarlamadaki yaygın kullanımı önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor. Ancak bu değişim tek başına gerçekleşmiyor; sektörü etkileyen birçok başka dinamikle birlikte ilerliyor. Böyle bir ortamda net bir stratejik vizyona sahip olmak her zamankinden daha önemli. Artık belirsizlikleri aşma ve pazarlama başarısını yönlendirme zamanı… Yapay zekayı yalnızca bir araç değil, rekabet avantajı yaratan bir stratejik ortak olarak gören markalar, geleceğin kazananları olacak.
Buna da göz atın: WhatsApp’a reklam geliyor