EY Lüks Tüketim Endeksi 2025, lüks tüketicilerin beklentilerinde yaşanan dönüşümü gözler önüne seriyor. Kalite hala en güçlü motivasyon kaynağı olurken, fiyat hassasiyeti ve sürdürülebilirlik, satın alma kararlarını şekillendiren iki kritik unsur olarak öne çıkıyor. Araştırma, lüks markaların yalnızca yüksek gelir grubuna değil, “ulaşılabilir lüks” arayışındaki tüketicilere de stratejilerini uyarlaması gerektiğini hatırlatıyor.
Lüksün yeni paradoksu: Ulaşılabilirlik mi, ayrıcalıklılık mı?
1.600 tüketiciyle yapılan araştırma, markaların karşı karşıya olduğu en büyük paradoksa işaret ediyor: Bir marka ne kadar arzu edilir hale gelirse, satışları artıyor. Ancak bu artış, aynı zamanda markanın nadirlik ve ayrıcalık algısını da zedeleyebiliyor. Dolayısıyla lüks markaların büyüme arayışı, ulaşılabilirlik ve statü algısı arasında hassas bir dengeyi gerektiriyor.
Kalite ilk sırada, fiyat caydırıcı
Katılımcıların yüzde 71’i lüksü kaliteyle özdeşleştirirken, yüzde 62’si yüksek fiyat nedeniyle satın almaktan vazgeçtiğini belirtiyor. Özellikle X kuşağı, maliyetleri gerekçe göstererek alışverişten en çok uzaklaşan grup olarak öne çıkıyor (yüzde 38). Bu da, lüks markalar için kalite-fiyat dengesini daha net tanımlama ihtiyacını ortaya koyuyor.
İkinci el ve kiralama: Yeni neslin lüks tanımı
Endeks sonuçlarına göre tüketicilerin yüzde 54’ü lüks markaların ikinci el satışlarına sıcak bakıyor, yüzde 50’si ise satın almak yerine kiralama seçeneğini tercih edebileceğini söylüyor. Bu eğilim, hem sürdürülebilirlik arayışıyla hem de genç nesillerin “deneyim odaklı” tüketim anlayışıyla örtüşüyor. Lüks markaların ikinci el pazarına ve kiralama modeline yönelmesi, sadece ekonomik değil, aynı zamanda çevresel sürdürülebilirlik açısından da stratejik bir açılım sunuyor.
Sürdürülebilirlik beklentisi güçleniyor
Katılımcıların yüzde 31’i sürdürülebilirliği en önemli beş kriterden biri olarak görüyor. Sürdürülebilir ambalaj (yüzde 53) ve yenilikçi malzemeler (yüzde 45) ise bu tercihin en güçlü destekleyicileri olarak öne çıkıyor. Bu bulgular, lüksün geleceğinde çevresel duyarlılığın giderek daha merkezi bir rol oynayacağını gösteriyor.
Fiziksel mağaza deneyimi baskınlığını koruyor
Omnichannel (çok kanallı) deneyimler yükselişte olsa da tüketicilerin yüzde 75’i son lüks alışverişini hala fiziksel mağazadan yapıyor. Bu da, dijitalin sunduğu hız ve erişilebilirliğe rağmen, lüksün “dokunma, görme, hissetme” gibi duygusal deneyimlerle bütünleştiğini kanıtlıyor. Özellikle genç kuşaklar, online ve offline kanalları birleştirmeye daha açık (yüzde 41), bu da markalar için hibrit deneyimlerin önemini artırıyor.
Analiz: Lükste yeni strateji arayışı
EY Türkiye Şirket Ortağı, Tüketici Ürünleri ve Perakende Sektör Lideri Kaan Birdal’ın da vurguladığı gibi, lüks markalar artan maliyetler ve küresel belirsizlikler karşısında stratejilerini yeniden gözden geçirmek zorunda. Araştırma, lüks tüketicisinin artık yalnızca statü göstergesi değil, kalite, sürdürülebilirlik ve kişiselleştirilmiş deneyim aradığını ortaya koyuyor. Bu noktada markalar için en kritik farkındalık, lüksün geleceğinin “daha anlamlı ve erişilebilir” bir değer önerisine dayanacağıdır.
İkinci el ve kiralama gibi alternatif modeller, markaların hem yeni nesil tüketicilerin beklentilerini karşılamasını hem de çevresel sorumluluklarını yerine getirmesini sağlayabilir. Dolayısıyla lüks sektörü için önümüzdeki dönemde esas soru şudur: Ayrıcalık duygusunu kaybetmeden, daha kapsayıcı bir lüks nasıl inşa edilecek?
Buna da göz atın: Endüstrinin geleceği: Yetenek krizi ve çözüm yolları