The Drum’ın yayınladığı habere göre, 2024’te dünya genelinde açıkhava reklamcılığına (OOH: Out-of-Home) yaklaşık 40 milyar pound yatırıldığı tahmin ediliyor. Bu yükseliş trendi, teknolojik yeniliklerle birleşerek markalar için heyecan verici fırsatlar sunuyor. Gerek 2024’ün birkaç ayını billboard’larda yapılan CGI uygulamalarıyla geçmesi gerekse İstanbul’da son haftalarda kendinden hem akılda kalıcılığı hem de etik olmadığı gerekçesiyle bolca bahsettiren açıkhava çalışmasıyla, bu öngörü somut bir hal alıyor. İşte 2025’in, dış mekan reklamcılığı için neden büyük bir yıl olacağına dair beş önemli neden…
1. Etkileyici erişim gücü
IPA’nın TouchPoint raporuna göre, her hafta yetişkinlerin yüzde 90’ından fazlasına ulaşabilen tek medya kanalı açıkhava… Reklamverenler, artırılmış kişiselleştirme ve yapay zeka destekli konum analitiğiyle belirli hedef kitlelere ulaşma konusunda artık çok daha etkili. The Drum haberinde örnek olarak Open Media’nın çalışmalarına yer veriliyor; Wembley Boxpark gibi ikonik alanlarda hayata geçirilen dikkat çekici kampanyalarla 30 milyondan fazla kişiye her ay erişiliyor. İstanbul’da her gün ortalama 1 milyon yolcunun metrobüs kullandığından ve billboard’ların bu alanlarda yoğunlaştığından hareketle örneğin şehrimizde de hayat bulduğunu belirtmek mümkün. Bu, OOH reklamcılığının, dijital gürültü arasında sıyrılarak kitlesel etkileşimde hala lider olduğunu gösteriyor.
2. Çevrimiçi ve çevrimdışı alışverişi tetikleme
OOH reklamları, yalnızca fiziksel mağaza ziyaretlerini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda çevrimiçi alışverişi de etkiliyor. Mobile Pound’un raporuna göre tüketiciler dışarıdayken yapılan mobil alışveriş, çevrimiçi harcamaların yüzde 60’ını oluşturuyor. Dahası, OOH reklamlarının online satışlarda 1,7 katlık bir çarpan etkisi yarattığı belirtiliyor. Yani, mağazada yapılan her 3 poundluk harcamaya ek olarak 2 pound da çevrimiçi olarak harcanıyor. Ayrıca, OOH reklamları, mağaza içi veya çevrimiçi her 5 poundluk harcamayı ortalama 4,20 pound daha artırabiliyor.
3. 3D ve etkileşimli gelecek
3D reklamcılık artık geleceğin değil, bugünün bir parçası. 2024’ün büyük bir kısmında sektör fark etmeksizin birçok markanın ve hatta ajans ekosisteminin ürün ve hizmetlerini tanıtmak üzere CGI’ya başvurduğunu gördük. İstiklal Caddesi’nde tarihi tramvaydan düşen demir güllelerden Bodrum sokaklarında yuvarlanan misket limonlarına, birkaç ay boyunca “kampanya” denilince akla CGI çalışmaları geldi. 2025’te OOH; artırılmış gerçeklik, mobil entegrasyon ve gerçek zamanlı özelleştirme gibi teknolojilerle daha dinamik ve kişisel hale gelecek.
4. Z Kuşağı’yla yeniden buluşma
RetailNext’in raporuna göre pandemi sonrası dönemde, özellikle Z Kuşağı’nın fiziksel mağaza alışverişine dönüş yaptığı gözlemleniyor: Z Kuşağı’nın yüzde 46’sı her hafta mağaza ziyareti gerçekleştiriyor ve bu durum, markalar için OOH reklamcılığıyla genç kitlelere ulaşmak adına büyük bir fırsat sunuyor. 3D ve interaktif kampanyalar, bu kitleyi çekmek için öne çıkıyor.
5. Sürdürülebilirlikte liderlik
KPMG tarafından gerçekleştirilen araştırma, OOH reklamcılığının gösterim başına en sürdürülebilir reklam mecrası olduğunu ortaya koyuyor. Toplam reklam enerji tüketiminin yalnızca yüzde 3,3’ünü oluşturan açıkhava reklamcılığı, sektörün karbon ayak izinin yüzde 3,5’inden daha azına sebep oluyor.
2025’te ne bekleniyor?
2024 açıkhava reklamcılığı için oldukça etkileyici bir yıl oldu. Teknolojik yeniliklerin etkisiyle şekillenen OOH, hem fiziksel hem de dijital dünyada güçlü bir bağlantı kurarak markaların geniş kitlelere ulaşmasını sağladı. 2025’e girerken, OOH’in gelişimiyle ilgili beş ana neden, bu türün pazarlama stratejilerindeki yerini daha da güçlendireceğini gösteriyor. Etkili mesaj iletimi, çevrimiçi satışlar üzerindeki çarpan etkisi, 3D reklamcılıkla yarattığı çığır açan deneyimler, Z Kuşağı’nın fiziksel alışverişe dönüşü ve sürdürülebilirlik yaklaşımıyla geleceğin reklamcılık anlayışını tanımlıyor.
Açıkhava reklamcılığı markalara tüketicileriyle daha anlamlı, etkileşim merkezli ve özgün yollarla bağ kurma fırsatı sunuyor. Teknolojinin sürekli evrim geçirdiği bir çağda, OOH’in bu yenilikçi yaklaşımları benimseyerek kendini yeniden tanımlaması, reklamcılığın sınırlarını yeniden çizmeye devam edeceğinin bir göstergesi olarak yorumlanmalı. Sadece reklam ana mesajlarının etkili bir şekilde iletilmesi değil, aynı zamanda çevresel sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk ilkelerinin de ön planda tutulması, OOH’i daha değerli bir hale getiriyor. 2025, açıkhava reklamcılığının yenilikçi çözümlerle tüketici davranışlarını nasıl etkileyebileceğini gözler önüne serecek. Bu süreçte, OOH’in hem markalar hem de toplum için yeni bir standart belirleyeceğini öngörebiliriz.
Buna da göz atın: CMO’nun 2025 bütçe kılavuzu