World Economic Forum (WEF) tarafından Temmuz 2025’te yayımlanan “Rethinking Media Literacy: A New Ecosystem Model for Information Integrity” başlıklı rapor, dezenformasyonun yaygınlaştığı dijital çağda medya okuryazarlığını (media literacy) yalnızca bireylerin değil, toplumun tüm paydaşlarının sorumluluğunda ele alan kapsamlı bir çerçeve sunuyor. Rapor, Global Coalition for Digital Safety çatısı altında yürütülen çalışmalar doğrultusunda hazırlanmış olup eğitim temelli çözümlerle bilgi güvenliğini güçlendirmeyi hedefliyor.
Raporda, medya okuryazarlığının sadece bireylerin çevrimiçi içerikleri doğru değerlendirme becerisiyle sınırlı olmadığı, aynı zamanda demokratik dayanıklılığı, kamu güvenini ve toplumsal uyumu destekleyen çok katmanlı bir ekosistem yaklaşımıyla ele alınması gerektiği vurgulanıyor.
Medya okuryazarlığı nedir ve neden kritik hale geldi?
WEF raporuna göre medya ve bilgi okuryazarlığı (MIL), bireylerin bilgiye erişme, analiz etme, değerlendirme ve üretme becerilerini kapsayan bir dizi yetkinlikten oluşuyor. Bu yetkinlikler:
- Eleştirel düşünme ve kaynak sorgulama
- Etik medya üretimi ve paylaşımı
- AI ve dijital platformların işleyişine dair farkındalık
- Haberlerin üretim süreçlerini kavrayabilme
- Kültürel ve sosyal bağlamları okuyabilme
gibi alanları kapsıyor.
Özellikle üretken yapay zeka (GenAI) tarafından üretilen içeriklerin gerçek ile kurgu arasındaki sınırı belirsizleştirmesiyle birlikte, doğru bilgiye ulaşmak daha da zorlaşıyor. Bu durum, bireylerin yalnızca tüketici değil, aktif dijital vatandaş olmalarını da gerektiriyor.
Dezenformasyonun 5 aşamalı yaşam döngüsü ve çözüm modelleri
Raporda sunulan yeni çerçeve iki temel modele dayanıyor:
- Dezenformasyonun Yaşam Döngüsü
İçeriğin yaratılmasından (pre-creation & creation), dağıtımına, tüketimine ve etkisine kadar uzanan beş aşamalı bir süreç tanımlanıyor. - Sosyo-Ekolojik Model (SEM)
Müdahale noktaları birey, kişilerarası ilişkiler, toplum, kurumlar ve politika düzeyinde analiz edilerek çok katmanlı bir anlayış öneriliyor.
Bu iki modeli birleştiren çerçeve, medya okuryazarlığı müdahalelerinin nerelerde eksik kaldığını, hangi paydaşların daha fazla dahil edilmesi gerektiğini gösteriyor.
Dezenformasyon nasıl yayılıyor: “Disinformation Life Cycle” modeli
World Economic Forum’un raporunda tanımlanan Dezenformasyon Yaşam Döngüsü, yanlış bilginin çevrimiçi ortamda nasıl üretildiği, yayıldığı ve etkili olduğu üzerine 5 aşamalı bir süreç sunuyor. Bu model, medya okuryazarlığı müdahalelerinin nerede ve nasıl yapılabileceğini göstermek açısından kritik:
- Ön-Yaratım (Pre-creation):
Dezenformasyonu doğuran dürtüler, motivasyonlar ve toplumsal ortamın şekillendirdiği kültürel normlar. Algı yönetimi, kutuplaşma ve güven krizleri bu evrede devreye giriyor. - Yaratım (Creation):
İçeriğin (metin, görsel, video) üretildiği aşama. GenAI gibi yapay zeka araçlarının devreye girmesiyle sahte içerik üretimi kolaylaşıyor. Yasal boşluklar ve denetimsizlik bu süreci besliyor. - Dağıtım (Distribution):
Sosyal medya algoritmaları, içerik öneri sistemleri ve reklam modelleri aracılığıyla dezenformasyonun yaygınlaştırılması. Bu aşamada içerik görünürlüğü kazanıyor. - Tüketim (Consumption):
Bireylerin yanlış bilgiyle karşılaştığı, yorumladığı ve paylaştığı aşama. Uyarı etiketleri, doğrulama mekanizmaları ve medya okuryazarlığı burada kritik rol oynuyor. - Tüketim Sonrası (Post-consumption):
Dezenformasyonun toplum üzerindeki etkilerinin (algılar, davranışlar, kararlar) şekillendiği aşama. Bu süreçte öğrenilen derslerle yeni önlemler ve politikalar geliştirilmeli.
Model, her aşamada hem arz (içeriği üretenler) hem talep (içeriği tüketenler) açısından müdahale noktaları sunuyor. Böylece bireylerden teknoloji platformlarına, politika yapıcılardan medya kuruluşlarına kadar tüm aktörlerin rolü tanımlanabiliyor.
Dezenformasyonla mücadelede çok katmanlı yaklaşım: Sosyo-Ekolojik Model
World Economic Forum’un raporunda, dezenformasyonla mücadelede yalnızca birey odaklı çözümlerle yetinmenin yetersiz olduğu vurgulanıyor. Bunun yerine Sosyo-Ekolojik Model (SEM) öneriliyor. Bu model, bireyden yasa yapıcılara kadar tüm toplumsal katmanları dikkate alarak, medya okuryazarlığı stratejilerinin daha etkili ve sürdürülebilir hale gelmesini hedefliyor.
Modelin 5 temel müdahale düzeyi şöyle:
- Bireysel Düzey (Individual):
Kişisel beceriler, eleştirel düşünme, dijital farkındalık ve bilgi değerlendirme yetkinlikleri; Medya okuryazarlığının bilinen, klasikleşmiş hedefi…. - Kişilerarası Düzey (Interpersonal):
Aile, arkadaşlar ve yakın çevreyle kurulan ilişkiler. Bilgi paylaşım alışkanlıkları ve sosyal normlar burada şekillenir. - Topluluk Düzeyi (Community):
Yerel topluluklar, dini gruplar, gençlik örgütleri gibi kolektif yapılar. Ortak değerler ve kültürel bağlam bu düzeyde devreye girer. - Kurumsal Düzey (Institutional):
Eğitim kurumları, medya kuruluşları, iş yerleri, kamu otoriteleri gibi yapılar. Bu aktörler bilgi doğruluğunu sistematik olarak etkileyebilir. - Politika Düzeyi (Policy):
Ulusal ve uluslararası regülasyonlar, platformlara yönelik yasal çerçeveler ve finansal teşvikler gibi sistemsel unsurlar.
SEM yaklaşımı, dezenformasyonu sadece bireyin çözmesi gereken bir problem olmaktan çıkararak, ortak bir toplumsal sorumluluk haline getiriyor. Müdahalenin her katmanda gerçekleşmesi, daha dirençli ve sağlıklı bir bilgi ortamı yaratmak için temel kabul ediliyor.
GenAI ve yeni tehditler: Neden daha fazla MIL gerekli?
Yapay zeka destekli içerik üretim araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte:
- Deepfake videolar
- Yanıltıcı haber özetleri
- Sahte görseller
- Algoritmik önyargılar
gibi riskler, bilgi ortamını daha karmaşık ve güvensiz hale getiriyor. Gençler, artık geleneksel haber kaynakları yerine kısa videolar ve içerik üreticilerinden edindikleri bilgileri daha güvenilir buluyor. Ancak bu kaynakların önemli bir kısmı beğeni sayısını güvenilirlik göstergesi olarak alıyor.
Bu nedenle, medya okuryazarlığı programlarının yalnızca okul çağındaki çocuklara değil, yetişkinlere ve profesyonellere de hitap edecek şekilde genişletilmesi gerektiği belirtiliyor.
Toplum genelinde uygulanabilir çözüm önerileri
Raporda önerilen bazı çözüm başlıkları:
- Eğitimde MIL’in yer alması: Okullarda, öğretmen eğitimi ve müfredat geliştirme kapsamında medya okuryazarlığının temel ders olarak sunulması
- Gençlik örgütlerinin güçlendirilmesi: Gençlerin liderliğindeki sivil toplum kuruluşlarının MIL ile donatılması
- Topluluk tabanlı atölye çalışmaları: Özellikle kırılgan gruplara yönelik, yerel medya, kamu kütüphaneleri ve sivil toplumla iş birliği içinde yürütülecek eğitimler
- İş yerinde medya okuryazarlığı: Profesyonel gelişim programlarına MIL modülleri eklenmesi
- Politika yapıcıların eğitimi: Regülasyonları tasarlayan ve uygulayan aktörlerin dezenformasyonun teknik ve sosyal boyutları hakkında eğitilmesi
Sonuç: Medya okuryazarlığı ortak bir sorumluluk
Raporun sunduğu en çarpıcı mesaj şu: Bilgi güvenliği yalnızca bireylerin değil; kamu kurumları, özel sektör, medya kuruluşları, eğitimciler ve politika yapıcıların da ortak sorumluluğudur.
Yalnızca bireyin eleştirel düşünme becerisiyle değil, tüm toplumun bilgiye erişim, üretim ve dağıtım süreçlerinde şeffaflık, etik ve dayanışma içinde olmasıyla mümkün.