Ipsos, 30 ülkede 23.700 kişiyle yaptığı Ipsos Education Monitor 2025 araştırmasının sonuçlarına göre; eğitim sistemlerine duyulan güven sınırlı, öğrenci sayılarında düşüş bekleniyor ve gençlerin karşı karşıya olduğu en büyük sorun açık ara ruh sağlığı krizi…
Metodoloji
Araştırma, 20 Haziran–4 Temmuz 2025 tarihleri arasında 30 ülkede 75 yaş altı çevrimiçi katılımcılarla gerçekleştirildi. Toplam 23.700 kişiyle yapılan anket, küresel ölçekte eğitim algılarını, gençlerin karşılaştığı zorlukları ve teknolojinin eğitimdeki rolüne dair eğilimleri ortaya koyuyor.
Eğitim sistemlerine güven düşük
Katılımcıların yalnızca yüzde 34’ü ülkelerindeki eğitim sisteminin “iyi” durumda olduğunu düşünüyor. Yüzde 35’lik bir kesim ise sistemin kötü olduğunu söylüyor. Özellikle doğurganlık oranının düşük olduğu ülkelerde önümüzdeki 5 yıl içinde öğrenci sayılarında düşüş beklentisi yüksek. Güney Kore’de bu oran yüzde 81’e, Japonya’da yüzde 68’e kadar çıkıyor. Bu da eğitim alt yapılarında demografik baskının artacağına işaret ediyor.
Ruh sağlığı: Gençler için birinci sıradaki sorun
Katılımcıların yüzde 33’ü, gençlerin bugün karşı karşıya olduğu en büyük zorluğun ruh sağlığı olduğunu belirtti. Fiziksel sağlık sorunlarını öne çıkaranların oranı ise yalnızca yüzde 37. Z Kuşağı katılımcıların yarısından fazlası (yüzde 54) son bir yıl içinde stres nedeniyle işe veya okula gidemediğini söylüyor. İsveç’te bu oran yüzde 62’ye ulaşarak ruh sağlığı krizinin boyutlarını daha da görünür kılıyor.
Pandemi sonrası artan kaygı, ekonomik belirsizlik, sosyal medya kullanımı ve iklim krizi, gençlerin geleceğe dair umutlarını azaltan başlıca faktörler arasında gösteriliyor.
Teknoloji tartışması: Sosyal medya yasağına küresel destek
Raporun dikkat çekici bir diğer bulgusu, sosyal medya kullanımına yönelik tutumlar. 30 ülkenin tamamında çoğunluk, 14 yaş altındaki çocuklara sosyal medya yasağını destekliyor. Küresel ortalama destek oranı yüzde 71 olarak kaydediliyor. Akıllı telefonların okullarda yasaklanmasını destekleyenlerin oranı da yüzde 55… Bu oran Fransa’da yüzde 80’e kadar yükselirken, Asya ülkelerinde daha düşük seviyelerde kalıyor.
Eğitimde güncellik sorunu
Katılımcıların yüzde 29’u, eğitim sistemlerinin en büyük sorunlarından birinin “güncelliğini yitirmiş müfredatlar” olduğunu söylüyor. Bunu öğretmen eğitiminin yetersizliği (yüzde 27) ve kamu kaynaklarının eksikliği (yüzde 26) izliyor. Türkiye’de öne çıkan sorunlar arasında da benzer şekilde müfredatın güncelliği ve finansman eksikliği öne çıkıyor.
Sevilen ve sevilmeyen dersler
Tarih (yüzde 32), matematik (yüzde 30) ve fen bilgisi (yüzde 26), küresel ölçekte en sevilen dersler olurken, matematik aynı zamanda en sevilmeyen ders sıralamasında da birinci. Bu çelişki, öğrencilerin öğrenme deneyimleri ve müfredatla olan bağlarına dair önemli bir ipucu sunuyor.
Türkiye’de eğitim manzarası: Ruh sağlığı kaygısı ve yapısal zorluklar
Türkiye özelinde tablo, küresel ortalamanın bazı alanlarda altında, bazı alanlarda ise üstünde seyrediyor. Katılımcıların yalnızca yüzde 20’si Türkiye’deki eğitim sistemini “iyi” olarak değerlendirirken, bu oran küresel ortalama olan yüzde 34’ün altında kalıyor. Öğrenci sayılarının önümüzdeki 5 yıl içinde azalacağını düşünenlerin oranı yüzde 25 civarında kaydedilirken bu oran Güney Kore ya da Japonya gibi yüksek düşüş beklentisi olan ülkelerin oldukça gerisinde olsa da, demografik değişime dair bir farkındalığa işaret ediyor.
Türkiye’de gençlerin karşılaştığı en büyük sorunlar arasında ruh sağlığı öne çıkıyor: Katılımcıların yüzde 47’si gençlerin ruh sağlığının “kötü” durumda olduğunu düşünüyor; bu oran küresel ortalamanın (yüzde 53) hemen altında kalıyor. Eğitim sisteminin en büyük zorlukları sorulduğunda ise Türkiye’de katılımcıların önemli bir bölümü “güncelliğini yitirmiş müfredat” ve “kamu kaynaklarının yetersizliği”ni ilk sıralarda gösteriyor.
Sosyal medya kullanımı konusunda da Türkiye’de katılımcıların çoğunluğu — küresel eğilime paralel olarak — 14 yaş altına yasak getirilmesini destekliyor. Ayrıca Türkiye’de öğrencilerin akademik başarıya dair algısı görece yüksek: Katılımcıların yarısından fazlası kendi okul yıllarındaki performanslarını “ortalamanın üzerinde” olarak tanımlıyor.
Sonuç: Eğitimde yeni bir denklem gerekiyor
Elde edilen bulgular, dünya genelinde eğitim sistemlerinin aynı anda iki büyük sorunla karşı karşıya olduğunu gösteriyor: Bir yanda hızla değişen toplumsal yapıya ayak uyduramayan müfredatlar, diğer yanda ise öğrencilerin ruh sağlığı krizi… Teknolojinin sınıflardaki rolü konusundaki kutuplaşma da bu denklemin önemli bir parçası olarak öne çıkıyor.
Bu tablo, eğitim politikalarının sadece yapısal değil, psikososyal ihtiyaçları da dikkate alacak şekilde yeniden tasarlanmasını gerektiriyor. Özellikle ruh sağlığı desteklerinin sistematik biçimde güçlendirilmesi, gençlerin geleceğe dair güvenini yeniden tesis etmede önemli bir rol oynayabilir.
Buna da göz atın: Eğitimde yapay zeka dönemi yeni başlıyor