Dijital dönüşüm çağında yapay zeka, işletmeler için sadece teknolojik bir yenilik değil, stratejik bir zorunluluk haline geldi. Özellikle hızla değişen ekonomik koşullarda, yapay zekanın sunduğu fırsatlar ve zorluklar, şirketlerin geleceğini doğrudan şekillendiriyor. Kuantum Araştırma ve Yapay Zeka Politikaları Derneği tarafından bu yıl üçüncüsü hazırlanan “İşletmelerde Yapay Zeka Algısı” raporu, Türkiye’deki işletmelerin yapay zekaya bakışını, kullanım oranlarını ve karşılaştıkları zorlukları çarpıcı verilerle ortaya koyuyor. Ancak rapor, aynı zamanda yapay zeka kullanımı konusunda büyük bir farkındalık olsa da, pratikte önemli finansal ve yapısal engellerin olduğunu gözler önüne seriyor.
İşletmelerde yapay zeka kullanımı: Rakamlar ve gerçekler
“İşletmelerde Yapay Zeka” rapor çıktılarının da gösterdiği üzere Türkiye’de yapay zeka kullanan işletmelerin oranı yüzde 17,5’e yükseldi. Bu oran, özellikle büyük ölçekli şirketlerde yüzde 75’e kadar çıkarken, küçük ölçekli işletmelerde ise yüzde 12’ye düşmektedir. İşletmelerin yapay zeka kullanım alanları ise yoğun bir şekilde müşteri analitiği, pazarlama ve müşteri deneyimi gibi alanlarda toplanıyor. Bu durum, müşteri odaklı dönüşümün, yapay zekanın en büyük potansiyelini barındırdığını gösteriyor.
Ancak yapay zeka kullanım oranı, sadece bir başlangıç noktası. İşletmelerin yüzde 84,5’i, yapay zeka kullanımlarını genişletmiş durumda. Bu hızlı adaptasyon, yapay zeka teknolojisini benimsemeyen firmalar için ciddi bir rekabet riski oluşturuyor. Kuantum Araştırma ve Yapay Zeka Politikaları Derneği raporu gösteriyor ki, yapay zeka kullanan şirketler veri odaklı karar mekanizmalarında büyük avantaj sağlıyor. Özellikle generative AI (üretken yapay zeka) gibi yeni teknolojiler sayesinde, içerik üretimi ve otomasyon gibi alanlarda büyük ilerlemeler kaydediliyor.
Yapay zeka kullanmayanlar: Rekabetten kopma riski
Yapay zekayı benimsemeyen işletmelerin karşılaştığı en büyük risk rekabetten kopmak. Veriye dayalı karar süreçlerine sahip olmayan işletmeler, rakiplerine kıyasla verimlilik, hız ve müşteri memnuniyeti gibi alanlarda geride kalıyor. Örneğin, rapora göre YZ kullanan işletmelerin yüzde 66’sı, istihdam seviyelerinde önemli bir değişiklik olmadığını belirtirken, yüzde 26,1’i ise yeni YZ yetkinliklerine sahip personel istihdam ettiğini ifade ediyor. Yani yapay zeka, sadece verimliliği artırmakla kalmıyor, aynı zamanda nitelikli iş gücüne de olan ihtiyacı artırıyor.
Yapay zeka kullanmayan işletmeler, sadece teknolojik dönüşümde değil, aynı zamanda insan kaynağı dönüşümünde de zorluk yaşayabilirler. Nitelikli personel eksikliği, bu dönüşümün en büyük bariyerlerinden biri.
Finansal yetersizlikler: Dönüşümün önündeki engel
Rapordaki en dikkat çekici bulgulardan biri de ekonomik zorlukların, yapay zeka yatırımlarını nasıl etkilediğidir. 2022’de işletmelerin yüzde 56’sı yapay zeka teknolojilerine yatırım yapmayı isterken ya da planlarken, bu oran 2023’te yüzde 24’e gerilemiş durumda. Ekonomik koşullar, özellikle KOBİ’lerin yapay zeka dönüşümünü yavaşlatıyor. Finansal kaynakların sınırlı olması, kısa vadeli çözümler arayan işletmelerin uzun vadeli yapay zeka stratejileri benimsemelerini veya geliştirmelerini zorlaştırıyor.
Bu noktada, devlet destekleri ve yatırım teşvikleri büyük önem taşıyor. Teknolojik alt yapıya erişimin kolaylaştırılması ve yapay zeka projelerine sağlanacak teşvikler, Türkiye’deki işletmelerin dijital dönüşüm hızını artırabilir.
Gölge yapay zeka: Fırsatlar ve riskler
Rapor, “gölge yapay zeka” kavramına da dikkat çekiyor. Kurumsal politikalar dışında, çalışanların bireysel olarak yapay zeka araçlarını kullanması, işletmelerde ciddi güvenlik ve regülasyon riskleri yaratıyor. Çalışanların kişisel verileri işlemesi gibi durumlar, özellikle KVKK gibi yasal düzenlemeler açısından büyük tehdit oluşturuyor.
Bu nedenle, yapay zeka kullanımının sadece teknolojik bir tercih değil, aynı zamanda kurumsal bir strateji olması gerekmektedir. Şirketler, çalışanlarına bu alanda eğitim vermeli ve yapay zeka kullanımını denetim altında tutmalıdır.
Sonuç olarak yapay zeka teknolojilerinin sağladığı avantajlar artık bir tercih değil, zorunluluktur. Kuantum Araştırma’nın raporu, işletmelerin bu dönüşüme hızla adapte olmaları gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Yapay zekaya yatırım yapmayan şirketler, rekabetten kopma riskiyle karşı karşıya kalırken, ekonomik koşullara rağmen bu teknolojilere yönelenler sadece günümüz koşullarında rekabete uyum sağlamakla kalmayıp, kurumlarını geleceğe hazırlayacaklar.
Dijital dönüşümün kalbinde yapay zeka var. Bugün yapay zekaya yatırım yapan işletmeler, yarının kazananları olacak.