“Ne anlamı var?” sorusu; insanın varoluşuna, evrene ve yaşamın nihai amacına dair en derin felsefi sorgulamalardan birisi. Bu soru, bireylerin kendi varlıklarını ve çevrelerini nasıl anlamlandırdıklarıyla ilgilidir ve tarih boyunca farklı felsefi akımlar tarafından farklı şekillerde ele alınmıştır. “Ne anlamı var?” sorusu her aklınıza geldiğinde, deterministik düşünüp topu daha yetkili bir merciye mi iletirdiniz? Evrenin, hayal gücünün sınırlarını geçen büyüklüğünün varlığı, yarattığı yük umutsuzluğa mı sürüklerdi? Yoksa cevabını bulmak için size verilen ömür süresi boyunca arayışta mı olurdunuz? Optimistik nihilizm, işte tam da bu soruyu alternatif bir bakış açısı ile ele alan bir düşünce…
Web tabanlı felsefi tartışmalar ve sosyal medya platformlarında, “Optimistik nihilizm” kavramı giderek daha fazla ilgi görüyor. “Ne anlamı var?” sorusu karşısında, anlam yokluğu fikrini bir karamsarlık değil, bir özgürlük kaynağı olarak yeniden değerlendiren bu yaklaşım, özellikle genç nesillerin ilgisini çekiyor. Peki, optimistik nihilizm tam olarak nedir ve neden bu kadar popüler hale geliyor?
Kökler ve felsefe
Internet Felsefe Ansiklopedisi, nihilizmi, tüm değerlerin temelsiz olduğu ve hiçbir şeyin kesin bir şekilde bilinemeyeceği veya aktarılmayacağı inancı olarak tanımlar. Kısacası, nihilizm, hayatın ve evrenin nihai bir anlam taşımadığı görüşünü savunur ve bu durum genellikle bir çıkmaz olarak kabul edilir. Ancak, optimistik nihilizm bu görüşü bir çıkmazdan ziyade, bireyin kendi anlamını yaratma fırsatı olarak ele alır. Bu yaklaşım; hayatın, ıssız ve uçsuz bucaksız bir çölün ortasında, temel ihtiyaçlardan ve hayatta kalma içgüdülerinden bağımsız olan, içinde bulunan çölün aslında istediğimiz kumdan kaleleri yapabileceğimiz, devasa bir kum havuzu olarak algılanması olarak da özetlenebilir.
Optimistik nihilizm, hayata kendi perspektifinizden bir anlam katmak, yani “Ne anlamı var?” sorusuna kendi cevabını vermek ile “hiçbir anlamı yoktur” cevabını vermenin her ikisinin de aslında kişi için benzer etkiler yarattığını söyler. Bilgi yığılması ve belirsizlik içinde, yaşamın geçici doğasını korkulacak değil, aksine kabul edilmesi gereken bir gerçeklik olarak ele alır. Nihilizm üzerine yapılan güncel bir analizde, “Evrenin ilgisizliği bir tehdit değil, sınırsız bir özgürlük alanıdır” düşüncesi vurgulanır. Bu yaklaşıma göre, bireyler hayatın zorunluluklarından sıyrılarak, kişisel mutluluklarını ve değerlerini yeniden tanımlama fırsatına sahip olurlar.
Toplumsal yansımalar: Neden şimdi?
Pozitif nihilizmin yükselişi; küresel pandemi, ekonomik istikrarsızlık ve büyüyen mental sağlık krizi gibi yaygın toplumsal zorlukların etkisi ile daha da yaygınlaşmaya başladı. Toplumda “pesimist” görüşün ve gelecek kaygılarının yarattığı ortamda, aynı zamanda iyimserlik ve amaç odaklı felsefeleri teşvik eden içeriklerin de belirgin bir şekilde arttığı gözlemleniyor. TikTok ve Instagram gibi platformlarda, optimistik nihilizmi savunan kısa videolar milyonlarca izlenme almaya devam ediyor.
Edebiyat ve popüler medyada bu perspektifi vurgulayan öne çıkan örnekler bulunuyor. Everything Everywhere All At Once ve The Big Lebowski gibi filmler, hayatın öngörülemezliği karşısında mizah, bireysellik ve azmi konu alırken; Netflix’in etik ve felsefe temalı içerikleri ve aktör Jonah Hill’ın yer aldığı Stutz gibi popüler medya yapımları, günümüz dünyasında mental sağlık ve varoluş felsefesi hakkında birçok farklı bakış açısını kitlelere sunuyor. Popüler kültürde amiyane tabirle “kafa açıcı” bu içerikler hakkında olumlu geri dönüşler ve bu içeriklere olan talebin yaygınlaşması, pek bilimsel olmayan bir görüşle, insanların günümüz şartlarında hayatın belirsizliğini kucaklarken anlam arayışına devam etmesi ve geçici anlarda mutluluk bulmaya çalışması yönünde toplumsal bir hareketi işaret ediyor.
Son yıllarda, optimistik nihilizm edebiyat alanında da önemli bir yer ediniyor. Albert Camus’nün Sisifos Söyleni ve absürdizm felsefesi üzerine yazılarından ilham alan genç yaratıcılar, bu kavramı modern bir yaşam rehberi olarak yeniden yorumluyor.
Felsefi bir akım mı, yeni bir yaşam tarzı mı?
Sosyal medya platformlarında, optimistik nihilizmin kalıcı bir felsefi akım mı yoksa yalnızca geçici bir trend mi olduğu tartışılıyor. Optimistik nihilizm düşüncesini benimseyen kişiler, bunun yalnızca bir düşünce sistemi değil, günlük hayatta uygulanabilir bir yaşam tarzı olduğunu da savunurken, varoluşçuluk veya absürdizm felsefelerinin yeniden adlandırılarak sosyal medya veya popüler kültüre adapte edildiğini iddia edenler de tartışmaya başka bir boyut kazandırıyor.
Yeni bir felsefi akım olarak değerlendirmektense, kişinin gerçekliğin ağırlığına ve bilinmezliğine karşı kaldığı durum için bir kabulleniş, başlangıç noktası oluşturan bir görüş olarak görmenin, optimistik nihilizm tanımına daha çok uyduğu görüşündeyim.
Sonuç: Hala ne anlamı var?
Optimistik nihilizm, evrensel bir anlamın eksikliğiyle yüzleşirken, bu eksikliğin gerçekliği ışığında kendi anlamlarımızı yaratmayı temeline alıyor. “Hayatın amacı yoksa, kendi amacımızı yaratabiliriz” diyen bu yaklaşım anlam arayışına farklı bir perspektif katarken, toplumdaki popülaritesinin seviyesi ve uzun vadeli etkileri ise zamanla daha net bir şekilde anlaşılacak gibi görünüyor.
Yazımı optimistik nihilizm hakkında Kurtzgesagt adlı YouTube kanalın kendi perspektiflerine ve araştırmalarına dayalı paylaştıkları bir videodan yaptığım alıntı ile bitirmek istiyorum;
“Eğer bu hayatta yaşamak için bir şansımız varsa, eğlenmemek ve mutlu yaşamamak için hiçbir sebep yoktur. Hayatın sonunda, insanların hayatını daha iyi hale getirdiysen sana bonus puan; ve hatta galaktik bir insan imparatorluğu kurmaya yardım edersen daha fazla bonus puan. Kendini iyi hissettirecek şeyleri yap ve hayatın senin için ne anlama geldiğine sen karar ver.”
Buna da göz atın: Kendini şımartma bilimi: “Passionomics”