Teknolojik dönüşümün hızlandığı günümüzde, yapay zeka kullanımı işletmelerin resmi stratejilerinin bir parçası haline gelmiş durumda. Ancak, “gölge yapay zeka” (shadow AI) kavramı, kurumsal yapay zeka stratejilerinin dışında çalışanların bireysel girişimleriyle ortaya çıkan bir olgu olarak öne çıkıyor. Kuantum Araştırma’nın, Yapay Zeka Politikaları Derneği ile hazırlamış olduğu “İşletmelerde Yapay Zeka Algısı” raporu, gölge yapay zeka kullanımının Türkiye’deki işletmelerde giderek yaygınlaştığını ve bu durumun hem fırsatlar hem de ciddi riskler barındırdığını gösteriyor.
Gölge yapay zekanın yükselişi
Rapora göre, Türkiye’deki işletmelerin resmi olarak yapay zeka kullanma oranı yüzde 17,5 iken, gölge yapay zeka kullanımıyla bu oran yüzde 25’e yükseliyor. Bu, işletmelerin önemli bir kısmının kurumsal bir strateji dahilinde yapay zeka kullanmadığı halde, çalışanların bireysel olarak bu teknolojilerden faydalandığını gösteriyor. Özellikle generative AI (üretken yapay zeka) araçları, çalışanlar tarafından kişisel üretkenliği artırmak için sıkça kullanılıyor.
Örnekler:
- ChatGPT gibi dil modelleri, çalışanların içerik üretimi veya kod yazma gibi görevlerde destek almasını sağlıyor.
- Görsel tasarım veya veri analizi için çeşitli yapay zeka araçları, çalışanların bireysel projelerinde devreye giriyor.
Fırsatlar: Bireysel üretkenlik ve yenilikçilik
Gölge yapay zeka, çalışanların üretkenliğini ve yaratıcılığını artırma potansiyeline sahip. Kurumsal yapay zeka stratejileri dışında kalan bu bireysel kullanım, bazı durumlarda inovasyonu teşvik edebilir:
- Verimlilik artışı: Çalışanlar, zaman alan görevleri yapay zeka araçlarıyla hızlandırarak daha stratejik işlere odaklanabilir.
- Yaratıcılık: Özellikle üretken yapay zeka araçları, yeni fikirlerin ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir.
- Esneklik: Kurumsal prosedürlerden bağımsız olarak yapay zeka araçlarına erişim, çalışanların hızlı çözümler üretmesine olanak tanır.
Riskler: Güvenlik ve regülasyon Açıkları
Gölge yapay zeka kullanımının sağladığı faydaların yanında ciddi riskler de bulunuyor. Kuantum Araştırma raporu, bu risklerin başında güvenlik ve regülasyon sorunlarının geldiğini vurguluyor. İşte öne çıkan riskler:
- Veri güvenliği: Çalışanların kişisel yapay zeka araçları kullanarak iş verilerini işlemesi, hassas bilgilerin korunmasını zorlaştırır. Özellikle günümüzde bireyselleşen siber saldırılara da olanak tanıyor.
- Regülasyon ihlalleri: Özellikle KVKK gibi kişisel verilerin korunmasıyla ilgili düzenlemelere uyum, gölge yapay zeka kullanımında göz ardı edilebilir ve edilmekte.
- Standartların dışına çıkma: Kurumsal yapay zeka stratejileri, belirli standartlara göre şekillenir. Gölge yapay zeka kullanımı, bu standartların dışına çıkabilir ve tutarsız sonuçlara yol açabilir.
Kurumsal çözüm: Yapay zeka kullanım politikalarının güçlendirilmesi
Gölge yapay zeka kullanımını tamamen ortadan kaldırmak yerine, bu süreci kontrol altına almak daha etkili bir çözüm olabilir. Kuantum’un raporunda da vurgulanan bazı öneriler:
- Eğitim programları: Çalışanlara yapay zeka araçlarının güvenli ve etik kullanımı konusunda eğitim verilmelidir.
- Kurumsal yapay zeka platformları: Şirketler, çalışanların güvenli bir ortamda yapay zeka araçlarını kullanmalarını sağlayacak kurumsal platformlar sunabilir.
- Denetim mekanizmaları: Gölge yapay zeka kullanımını izlemek ve kontrol altına almak için iç denetim süreçleri güçlendirilmelidir.
Sonuç olarak, gölge yapay zeka, doğru yönetildiğinde işletmeler için büyük bir fırsata dönüşebilir. Kuantum Araştırma’nın raporu, bu teknolojinin potansiyelini ortaya koyarken, risklerin de göz ardı edilmemesi gerektiğini hatırlatıyor. Şirketler, gölge yapay zekayı kontrol altına alarak, bireysel yenilikçiliği destekleyen bir kurumsal kültür oluşturabilir.
Gelecekte rekabet avantajı sağlamak isteyen işletmeler, yapay zeka kullanımını sadece teknolojik bir araç olarak değil, stratejik bir unsur olarak konumlandırmalıdır.
Buna da göz atın: Müşteri deneyimi ve pazarlamada yapay zeka: İşletmelerin yeni rekabet silahı