Birkaç cümle yazın, “Tamam” deyin ve kod kendiliğinden oluşsun… “Vibe Coding” devrimi tam da bunu vaat ediyor: Ustasının yeteneklerini basite indirgemekten en uzak şekilde beyan edebiliriz ki, artık karmaşık programlama dillerini bilmemize gerek kalmayan bir döneme giriyoruz… Yapay zeka, sadece ne istediğinizi anlatmanızla kendi kendine kod yazıyor. Peki, omurgasını kod yazmanın oluşturduğu uygulamalar (app’ler), bu dönüşümden nasıl etkilenecek? Uzmanlar, bu gelişmenin uygulama mağazalarını tarihe karıştırabileceğini dahi iddia ediyor. Öyle ki, yazılım dünyasının kurallarını baştan yazan bu akım, herkesi birer ‘”anlık geliştirici”ye dönüştürüyor.
Vibe Coding nedir?
“Vibe Coding”, yapay zeka ile sohbet eder gibi kod yazma yöntemidir. Klasik satır satır programlamanın aksine, istenilenin doğal bir dille (Türkçe, İngilizce vb.) ifade edilmesini ve bu söylenenleri/yazılanları yapay zeka (AI) ajanslarının anında koda dökme sürecini ifade ediyor. Özetle:
- Alışılan Yöntem: “Bir buton oluşturmak için HTML/CSS/JS kodlarını elle yaz.”
- Vibe Coding: “Bu sayfaya tıklandığında renk değiştiren bir buton ekle.”
Bu yaklaşım, teknik bilgisi olmayanların bile dakikalar içinde işlevsel araçlar üretmesine olanak tanıyor. Dev şirketlerin yüzde 25-30’luk kodunu artık AI’ın yazdığı bir dönemde, yazılımın geleceği “konuşarak yaratmak” üzerine kurulu.
Yapay zekayla, geliştirme süreci kökünden değişebilir
Otomasyon, tabiri caizse, yazılım geliştirmenin kutsal arayışı olagelmiştir, ancak yapay zeka bu süreçte devrim niteliğinde bir alternatif sunuyor. Google’da yazılan kodun yüzde 25’inden fazlası artık yapay zeka tarafından üretiliyor ve bu sadece bir başlangıç. Wall Street Journal’a göre, geliştiriciler zamanlarının yüzde 25 ila yüzde 37’sini yapay zeka araçlarıyla iş birliği yaparak geçiriyor ve bu da verimliliklerini iki ya da üç katına çıkarıyor. İşin doğası temelden değişiyor: daha az tekrarlayan kodlama, daha fazla mimari tasarım ve analiz.
Konuşma tabanlı programlama
Peki teknoloji devleri bu şekilde dönüşürken, sıradan insanlar bu yaratıcı gücü nasıl kullanabilir? Bu yeni süper güçlerin boyutunu anlamak için dört basit adımlı bir pratik yapalım:
- Bir sohbet robotundan basit bir HTML kodu isteyin (örneğin, “Bana bir çizgi roman dükkanı için basit bir HTML kodu ver”).
- Cevabı anlamaya çalışmadan bir metin dosyasına kopyalayın.
- Dosya uzantısını .txt’den .html’e değiştirin.
- Dosyaya tıklayın ve tarayıcınızda ilk web oluşumunuzu görün.
Bu, yapay zeka destekli geliştirmenin en basit hali. 2022-2023’te birçok kişi, ChatGPT ve bir metin düzenleyici arasında gidip gelerek işlevsel araçlar oluşturmayı başardı. Bu yöntem, bazı temel teknik bilgiler gerektirse de, erişim eşiği büyük ölçüde düştü.
Araçların evrimi
Zamanla, yapay zeka doğrudan geliştirme ortamlarına entegre oldu. Mart 2023’te MIT’den dört mezun, “vibe coding” için tasarlanmış Cursor‘ı piyasaya sürdü. Bu araç, iki büyük yenilik sundu:
- Kod tabanını anlama: Mevcut kodunuzu ve kişisel verilerinizi (dokümantasyon, notlar, konseptler vb.) analiz edebilme.
- Composer modu: Tüm dosyaları değiştirebilir ve neredeyse bağımsız olarak çeşitli eylemler gerçekleştirebilir.
Bu tür özellikler yazılım geliştirmenin çehresini istikrarlı bir şekilde değiştiriyor. OpenAI gibi devler de bu alana yatırım yapıyor; Windsurf adlı bir rakibi 3 milyar dolara satın alması gibi… Apple ise Anthropic ile iş birliği yaparak Xcode’u yapay zeka destekli bir platforma dönüştürme peşinde.
Temkin ve fırsatlar: Bu bir “yaratıcı ortaklık”
Ancak, bu yeni yöntemin etkinliği üç faktöre bağlı: yapay zeka modellerinin kalitesi, kullanıcının prompt mühendisliği becerileri ve yazılım mimarisi bilgisi.
Yaratıcı Sözün Gücü
Artık hızla, herkesin ihtiyacı olan aracı tanımlayarak veya görsel olarak tasarlayarak oluşturabileceği bir dünyaya yaklaşıyoruz. Monolitik uygulamalar dönemi sona eriyor. Yerine, her ihtiyacın anında oluşturulan, geçici olarak kullanılan ve dijital akışta çözülen bir araç doğurduğu akışkan bir paradigma geliyor.
“Vibe coding” sadece yeni bir geliştirme yöntemi değil, yazılımla ilişkimizin temelden dönüşümünün habercisi… Mobil çağın temel birimi uygulamalarken, yapay zeka çağında bu birim niyet haline geliyor. Kod artık kitlesel olarak dağıtılmak için değil, talep üzerine, tam olarak ihtiyaca ve kullanıcıya göre üretiliyor.
Bu yakın gelecekte, geliştirici ve kullanıcı arasındaki sınırlar bulanıklaşıyor. Artık soru “Hangi uygulamayı kullanmalıyım?” değil, “Ne yapmak istiyorsun?” olacak. Arayüz artık bir dokunmatik ekran değil, bir sohbet ve istişare haline geliyor…
Buna da göz atın: Veri değil, vizyon: İş dünyasında içgörü devrimi



