Teknoloji dünyasının geleceğine yön veren Deloitte Tech Trends 2025 raporu, yapay zekanın iş süreçlerinden günlük yaşama kadar her alanda nasıl kökleştiğini gözler önüne seriyor. 16. kez yayımlanan bu yıllık rapor, yapay zekanın artık sadece bir teknoloji trendi olmaktan çıktığını ve tıpkı elektrik veya internet gibi görünmez ama vazgeçilmez bir altyapı unsuru haline geldiğini öne sürüyor. Rapor yapay zekanın gelecekteki yaygınlığının onu fark etmeden kullanmamıza neden olacağını da vurguluyor: Şehir trafiğini optimize eden, sağlık hizmetlerini kişiselleştiren veya eğitimde bireyselleştirilmiş öğrenme yolları oluşturan bir teknoloji olarak yapay zeka, hayatımızın temel taşı olmaya hazırlanıyor.
Bu kapsamlı rapor, teknolojinin yükselen ve yerleşik güçlerini altı ana başlık altında ele alıyor: Etkileşim, Bilgi, Hesaplama, Teknolojinin İş Dünyasındaki Yeri, Siber Güven ve Çekirdek Modernizasyon. İşte, Deloitte Tech Trends 2025 raporunun sunduğu en önemli trendler ve bunların iş dünyasına etkileri:
1. Mekansal bilişim öne çıkıyor
Mekansal bilişim, fiziksel ve dijital dünyayı birleştiren teknolojileri ifade ediyor. Şirketler, yapay zeka destekli mekansal bilişim ile bilgi akışını iyileştirerek daha verimli simülasyonlar gerçekleştiriyor. Bu teknoloji; tedarik zinciri yönetimi, üretim süreçleri ve sağlık hizmetleri gibi alanlarda devrim yaratabilir. Ayrıca, gelişmiş mekansal verilerle çalışan yapay zeka destekli ajanlar (agent), kullanıcı ihtiyaçlarını tahmin edebilir ve gerçek zamanlı öneriler sunabilir.
2. Yapay zekanın geleceği: Büyük modellerden küçük modellere ve Agentic AI’a geçiş
Bugün büyük dil modelleri (LLM’ler) popüler olsa da, işletmeler artık daha küçük, özelleştirilmiş yapay zeka modellerine yöneliyor. Küçük dil modelleri (SLM’ler), şirketlerin daha az veriyle daha verimli yapay zeka çözümleri geliştirmesine olanak tanıyor. Aynı zamanda çok modlu (multimodal) modeller, farklı veri türleriyle çalışarak işletmelere daha geniş kullanım alanları sunuyor.
Bunun ötesinde, agentic AI olarak adlandırılan yeni nesil yapay zeka sistemleri, yalnızca veri analiz etmekle kalmayıp, belirli görevleri bağımsız olarak yerine getirebiliyor. Örneğin, bir finansal analiz sisteminin sadece verileri yorumlaması değil, aynı zamanda şirket raporlarını oluşturması ve yöneticilere sunması gibi işlevler, agentic AI sayesinde mümkün hale geliyor. İş dünyasında bu tür yapay zeka ajanlarının yaygınlaşması, otomasyon seviyesini artırarak iş süreçlerini kökten değiştirebilir.
3. Donanım, yazılımı yutuyor
Yıllardır yazılım devrimi konuşulsa da, yapay zekanın yükselişi donanımı tekrar ön plana çıkarıyor. Gelişmiş çipler, veri merkezleri ve yapay zeka destekli bilgisayarlar, teknoloji dünyasında stratejik bir farklılık yaratıyor. Ancak bu artan donanım ihtiyacı, enerji tüketimi ve sürdürülebilirlik sorunlarını da beraberinde getiriyor. Yapay zekanın artan enerji talepleri, veri merkezlerinin yeniden yapılandırılmasını ve daha verimli çiplerin üretilmesini zorunlu kılıyor.
4. Bilişim teknolojileri dönüşüyor
Bilişim teknolojileri (BT), yapay zeka sayesinde daha etkin hale geliyor. Şirketler, kod yazımından test süreçlerine kadar birçok alanda yapay zekayla desteklenmiş bir BT altyapısına yöneliyor. Bu, IT ekiplerinin daha stratejik çalışmasına ve verimliliğin artmasına olanak tanıyor. Ayrıca, agentic AI destekli sistemler, IT departmanlarında rutin işleri devralarak insan çalışanlara daha yaratıcı ve kritik karar alma süreçlerine odaklanma fırsatı veriyor.
5. Kuantum çağında şifreleme
Kuantum bilişim, mevcut şifreleme sistemlerini tehdit edebilir. Deloitte Tech Trends 2025 raporu, şirketlerin post-kuantum şifreleme tekniklerine hızla adapte olması gerektiğini vurguluyor. Veri güvenliğini sağlamak için yeni matematiksel yaklaşımlar geliştiriliyor. Kuantum sonrası güvenlik protokollerine geçiş, işletmelerin uzun vadeli siber güvenlik stratejilerinde kritik bir rol oynayacak.
6. Çekirdek sistemlerin akıllı dönüşümü
Yapay zeka, işletmelerin çekirdek sistemlerini daha akıllı ve öngörülebilir hale getiriyor. Ancak bu dönüşüm, entegrasyon karmaşıklığı ve yönetişim konularında yeni zorluklar doğuruyor. Deloitte Tech Trends 2025, bu süreçte insan faktörünün önemine dikkat çekerek yapay zekanın tamamen otomatik bir sistem yerine, insan destekli bir teknoloji olarak düşünülmesi gerektiğini belirtiyor.
Sonuç: Genişlik, yeni derinliktir
Deloitte Tech Trends 2025 geleceğin sadece tekil teknolojilere değil, farklı teknolojilerin kesişim noktalarına odaklanan stratejilere dayalı olacağını öngörüyor. Yapay zekanın yaygınlaşmasıyla birlikte, organizasyonların rekabet avantajı elde edebilmesi için yapay zekayı nasıl konumlandırdıkları kritik bir unsur haline gelecek. Elektrik ve internet gibi, yapay zeka da günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası olacak. Ancak bu süreci yöneten şirketler, doğru stratejilerle büyümeye devam edecek.
Bu rapor, teknoloji dünyasında olup bitenleri anlamak isteyen herkes için önemli bir rehber niteliğinde. Yapay zekanın geleceği, sadece teknik yeniliklerden değil, iş dünyasının bu dönüşüme nasıl adapte olacağından da şekillenecek. Önümüzdeki yıllarda, yapay zekanın yalnızca bir teknoloji değil, yeni bir çağın temel yapı taşı olduğunu göreceğiz.
Buna da göz atın: Üretken yapay zeka tahtını “Agentic AI”ya bırakıyor