Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından hazırlanan ve 23 Ocak’ta yayınlanan “Küresel Finans Sisteminde Parçalanmanın Yönlendirilmesi” (Navigating Global Financial System Fragmentation) başlıklı rapor, finansal entegrasyonun tehdit altında olduğu ve bu durumun küresel ekonomiye zarar verebileceği konusunda uyarıyor. Finansal sistemin bütünlüğü, makroekonomik istikrar ve ekonomik kalkınma için hayati öneme sahip. Ancak son yıllarda artan jeopolitik gerilimler ve ekonomik devlet politikaları, sistemin çeşitli bölgelere ayrılmasına ve etkinliğini kaybetmesine yol açabilir.
Bu rapor, finansal sistemin dağılmasının maliyetlerini ve bunun önüne geçmek için alınabilecek tedbirleri sekiz temel başlıkta inceliyor.
1. Dolar (USD) Merkezli Finans Sistemi
ABD doları, günümüze etkileri doların hala küresel rezerv para birimi olarak kullanılmasını, IMF ve Dünya Bankası’nın finansal istikrarı koruma misyonlarını sürdürmesini ve küresel ticaret ve finans sisteminin altyapısını oluşturmasını kapsamasıyla Bretton Woods’un getirdiği altyapıya dayanıyor ve sistemle birlikte küresel finans düzeninin temel taşı olarak varlığını sürdürdü. Ancak 2022’deki Rusya yaptırımları ve dijital para birimlerinin yaygınlaşması, doların rolünü sorgulatmaya başladı. Alternatif para birimleri ve merkeziyetsiz finans yapılarının yükselmesi, doların gelecekteki liderliğini tehdit edebilir.
2. Finansal Entegrasyonun Evrimi
Finansal sistem, son 50 yılda teknolojik ilerlemeler, düzenlemelerdeki esneklik ve ticaret serbestisi sayesinde entegre hale geldi. Ancak Brexit, ABD-Çin ticaret savaşları ve Avrupa Birliği’nin yeni finansal düzenlemeleri gibi olaylar, bu entegrasyonu zorluyor. Finansal entegrasyonun geleceği, her biri farklı hedefleri ve planları olan devletlerin uluslararası finansal kurallara ne kadar uyum sağlayacağına bağlı olarak yorumlanıyor.
3. Finansal Sistem ve Ekonomik Devlet Politikaları
Devletler giderek artan bir şekilde finansal sistemleri jeopolitik amaçlar için kullanıyor. Yaptırımlar, ticaret politikaları ve yabancı yatırım kontrolleri, küresel entegrasyonu zayıflatıyor. Örneğin, ABD’nin Rusya’ya uyguladığı finansal kısıtlamalar veya AB’nin şirketlere getirdiği yeni finansal şeffaflık kuralları, piyasaların daha bölgesel hale gelmesine neden olabilir.
4. Parçalanmanın Makroekonomik Maliyeti
Rapora göre, finansal parçalanmanın küresel GSYH’ye maliyeti 5.7 trilyon dolara kadar çıkabilir. Ayrıca enflasyon artarken likidite azalabilir ve kredi riskleri yükselebilir. Bu durum, özellikle yatırım çekmekte zorlanan gelişen ülkeler için ciddi bir tehdit oluşturuyor.
5. Gelişen Pazarlar ve Finansal Riskler
Gelişen piyasalar (EMDE’ler) bu gidişatta en büyük zarara uğrayan parti olabilir. Bu ülkeler, sermaye akışlarının azalması ve artan borç yükü nedeniyle ekonomik istikrarlarını kaybedebilirler. Ayrıca, bu ülkelerin finansal sistemden dışlanması, onlara alternatif ekonomik yapılar yaratma baskısı getirebilir.
6. Finansal Kurumlara Etkisi
Bankalar, yatırım fonları ve sigorta şirketleri gibi finansal kurumlar, artan jeopolitik riskler nedeniyle kredi derecelendirme belirsizlikleri, likidite sorunları ve varlık değerlendirme dalgalanmaları ile karşı karşıya kalabilir. Bu da bankaların daha ihtiyatlı kredi verme politikaları izlemesine ve finansal daralmalara yol açabilir.
7. Finansal Sistemi Korumak için Kılavuzlar
Raporda, finansal sistemin korunması için sekiz temel ilke öne çıkıyor. Bunlar arasında hukukun üstünlüğüne bağlı kalma, uluslararası kurumların gücünü koruma ve finansal pazar altyapılarının siyasallaşmasını önleme gibi öneriler bulunuyor. Bu ilkelerin uygulanabilirliği, küresel ülkelerin politik iradesine bağlı olacak.
8. Politika Tavsiyeleri ve Çözümler
Kural koyucuların finansal sistemin dağılmasını önlemek için alabileceği tedbirler arasında, düzenleyici çerçevelerin uyumlu hale getirilmesi, yeni finansal entegrasyon modelleri geliştirilmesi ve merkez bankalarının daha koordinasyon içinde çalışması öneriliyor.
Ne anlama geliyor?
Rapor, küresel finans sisteminin korunmasının tüm ülkelerin ortak çıkarına olduğunu belirtiyor. Artan jeopolitik baskılar ve ekonomik devlet politikaları nedeniyle finansal entegrasyon riske girdiği vurgulanan rapor, önerilen ilkeler ve politikalar doğrultusunda, finansal istikrarı koruyacak yeni bir düzen kurulabileceğini de ortaya koyuyor.
Buna da göz atın: Davos 2025’te öne çıkanlar