Z kuşağı iş dünyasından teknolojiye, kültürden tüketime kadar birçok alanı dönüştürüyor. Şimdi de parayla olan ilişkimizi kökten değiştirmeye hazırlanıyorlar. Mastercard’ın Tüketici Ürünlerinden Sorumlu Başkanı Bunita Sawhney, “Dijital çağda doğdukları için finansal normları ve beklentileri değiştiriyorlar. Hayatlarını ceplerinden yönetmek istiyorlar,” diyor.
Z kuşağı, iş tercihleri, harcama alışkanlıkları, finansal kaygıları ve dijital deneyim beklentileri açısından önceki nesillerden oldukça farklı. Mastercard’ın yaptığı araştırmaya göre, Z kuşağı tüketicileri, hızlı bir çevrimiçi alışveriş deneyimi yaşamak isteme konusunda Baby Boomer’lara göre 2,5 kat daha istekli. Bu da onlar için özel olarak tasarlanmış yeni finansal araçların geliştirilmesini gerektiriyor.
En çok parayı, en çok harcayan Z Kuşağı
Bunun yanı sıra; NielsenIQ, GfK ve World Data Lab’in 2024’te yayınladığı raporuna göre, Z kuşağının harcama gücü 2030’a kadar 12 trilyon dolara ulaşacak. Üstelik bu kuşak, önceki nesillerin aynı yaşlardaki bireylerine göre kişi başına daha fazla harcama yapıyor. Bu da onları markalar ve bankalar için daha değerli hale getiriyor.
Kişiselleştirme ön planda
Z kuşağı 3D taramayla dikilen kıyafetler, algoritmalarla optimize edilmiş egzersizler ve kişiye özel içerik önerileriyle büyüdü. Bu beklenti finansal ürünlere de elbette yansıyor. Kişilerin spor, oyun ve seyahat gibi tutkularını ön planda tutan ve bu alanlarda avantaj sağlayan özel kartlardan kullanıcı davranışlarının takip edilmesiyle en çok harcama yaptığı kategorilerde puan kazandırma gibi yaklaşımlar, halihazırda benimsenmeye başlandı.
Bu sistemler, kullanıcıların ödemelerini tercihlerine göre otomatik şekilde yönlendirmelerine olanak tanıyor. Örneğin, market alışverişi doğrudan vadesiz hesaptan çekilirken, büyük bir harcama taksitle ödenebiliyor. Bu özellik özellikle para kartlarından ağırlıklı harcayan tüketiciler için kredi geçmişi oluşturma fırsatı sunuyor.
Kişiselleştirme sadece harcamaları kolaylaştırmakla kalmıyor. Öyle ki, yine Mastercard’ın yakın zamanda duyurduğu Agent Pay hizmetiyle yapay zekâ destekli alışveriş deneyimi başlıyor. Bu özellikle, bir kullanıcı örneğin bir doğum günü partisi için kıyafet seçerken stiline, mekâna ve hava durumuna göre öneriler alıyor; AI asistanı alışverişi gerçekleştiriyor ve en uygun ödeme yöntemini de öneriyor.
Abonelik Deneyimi ve Banka Sadakati
Z kuşağı, finansal hizmet sağlayıcıları sıkça değiştirmesiyle tanınıyor. Araştırmalar, Z Kuşağı’nın ebeveynlerine göre 2-3 kat, kendi anne babalarının ebeveynlerine göre ise 4 kat daha fazla banka değiştirdiğini ortaya koyuyor.
Bu sadakatsizliğin bir nedeni de abonelik yönetimi. Juniper Research’e göre abonelik ekonomisinin değeri 2028’e kadar 1 trilyon dolara yaklaşacak. Kullanıcılar artık sadece “iptal et” seçeneğini değil, planları durdurabilmek, yükseltmek, düşürmek gibi esnek seçenekler talep ediyor.
Minna Technologies’ün verilerine göre, tüketicilerin yüzde 86’sı, doğrudan iptal yerine başka bir teklif almayı tercih ediyor. Mastercard’ın araştırması da tüketicilerin yarısından fazlasının, daha iyi abonelik yönetimi sunan bir banka için mevcut bankasını terk etmeye hazır olduğunu gösteriyor.
Dinleyen ve uyum sağlayan kazanacak
Tüketici davranışlarının sektörleri baştan aşağı değiştirmesi alışkın olmadığımız bir senaryo değil. Ancak “online alışverişte kredi kartı bilgilerini vermek tehlikelidir” yaklaşımını henüz son birkaç yıldır geride bırakmış bir nüfusun bu denli siyah beyaz bir değişimi nasıl karşılayacağı da elbette merak konusu… Birçok alanda değişimin ortasında olduğumuz bu dönemde Sawhney, başarının formülünü şöyle tanımlıyor: “Z kuşağı sadece yeni teknolojiler değil, aynı zamanda güven, erişim ve güçlenme konusunda da farklı beklentiler içinde. Finansın geleceği, bu kuşağa kulak veren, onunla birlikte evrilen kurumlara ait olacak.”
Buna da göz atın: İzleyiciyi kaçıran değil, çağıran reklamların dönemi



