Netflix’ın dünyaca ünlü dizisi “Squid Game,” ikinci sezonuyla sadece ekranlarda değil; sokaklarda, dijital dünyada, büyüklü küçüklü hanelerde ve elbette pazarlama dünyasında yankı uyandırdı. Tüketmekten tükenmiş insanların bazen umut, ama özellikle ikinci sezonda da gördüğümüz üzere açgözlülükle hayatlarını riske atmasını ele alırken, bunu ekran renk ayarından şüphe ettirecek pembelikte bir renk yelpazesi ve masum oyunlarla anlatan Squid Game’in izlemeye (tüketime) davet çalışmaları, hem göz kamaştırıcı hem de ironik… Ancak PR çalışmalarının başarısını, iyi düşünülmüşlüğünün yanı sıra tanımlayan faktör belki de bu kontrasttır. Üzerine düşünülmesi gereken bir konu olduğunun notunu düşerek, Sezar’ın hakkını Sezar’a teslim ediyorum ve hem ülkemizde hem de dünyada gerçekleştirilen Squid Game ikinci sezon kampanyalarını, yerele ve ürün/hizmet yelpazesine uygun olan yaratıcılıkta bir kılavuz niteliğinde görerek The Newsight sayfalarına düşüyorum…
Türkiye: Yerel dokunuşlarla Squid Game etkisi
Netflix, dizinin İstanbul tanıtımında gerilla pazarlama tekniklerini kullandı. Şehrin çeşitli noktalarında, dizinin ikonik pembe tulumlu askerleri performanslar sergiledi. Özellikle metro istasyonları ve kalabalık alanlarda düzenlenen bu etkinlikler, şehrin dinamik yapısıyla uyumlu olmasının yanı sıra geçen haftanın gündemi olan billboard’ların erişim gücünün gündem belirleyiciliğini, benzer noktalarda konumlanarak faydasına kullandı. Sosyal medya paylaşımlarıyla yayılan bu performanslar, izleyicileri ırkçılıktan kapitalizme kadar pek çok temayı barındıran dizinin çok katmanlı mesajını bir kez daha gündeme getirdi.
Dünya genelindeki kampanyalar: Yerel uyum ve evrensel etki
“Squid Game 2,” global pazarlamada her markanın kendi ürün ve hizmet yelpazesiyle nasıl başarılı kampanyalar yapabileceğini gösterdi. Bazı dikkat çekici örnekleri sıralayalım:
Just Eat iş birliği (Birleşik Krallık)
Yemek sipariş platformu Just Eat, dizideki oyunlara atıfta bulunan reklam kampanyaları ve bir mini oyun içeren mikrositeyle dikkat çekti. Bu kampanya dizi temalı yemek siparişi konseptiyle kullanıcı etkileşimini artırdı.
Markanın ana mesajının yanı sıra adının da “hemen” ya da “sadece” yemeye teşvik etmesiyle bağdaştırılan konsept kapsamında müşteriler hareket sensörlü büyük bebeğe yakalanmadan yemeklerini yemeye devam etmeye çalışıyor.
Tottenham Hotspur stadyum etkinliği & Netflix iş birliği (Birleşik Krallık)
Premier Lig takımı Tottenham Hotspur, stadyumunda dizinin ikonik ve elbette ki insafsız büyük bebeğini ve pembe tulumlu askerlerini konuk etti. Maç günleri düzenlenen bu etkinlikler, futbolseverler arasında önemli bir farkındalık yarattı. Erkek takımıyla sınırlı kalmayan iletişim süreçleri, Hotspur kadınlarının da hayatımıza Squid Game ile giren Ddakji oyununu oynadığı Instagram postuyla pekiştirildi.
Bunun yanı sıra Spurs oyuncularının zaman zaman Netlix iş birliğinde Squid Game’de oynanan Güney Kore çocuk oyunlarını oynadıkları videolar da yayın devinin sosyal medya platformlarında yer aldı. Tottenham’ın ve Güney Kore’nin ortak gururu Song Heun-min’in (her ne kadar bu sıralar Tottenham’dan ayrılacağı netleşmiş olsa da) varlığı, futbol takımının Koreli içerik üreticileriyle ve konseptiyle etkileşimde olarak Güney Kore’de büyük bir hayran kitlesine ulaşmasına neden olmuştu. Squid Game’in ikinci sezonu için spesifik olarak Spurs stadyumunun seçilmesinin nedeninin, bu organik denilebilecek bağı korumak ve geliştirmek için olduğu söylenebilir.
McDonald’s Avustralya kampanyası
McDonald’s, diziden esinlenerek Kore Barbekü sosu ve Dalgona şekeri gibi ürünler sunarken, reklam filmleriyle nostalji ve gerilimi harmanladı.
Puma: İkonik yeşil eşofmanlar
Almanya merkezli spor giyim devi Puma, Squid Game’in ikonik yeşil eşofmanlarından esinlenerek özel bir koleksiyon tasarladı. Bu ürünler, hayranlarının ilgisini ve kaynaklarını üzerine çekmekle kalmayarak dizinin estetik unsurlarını da giyim dünyasına taşıdı.
Puma’nın bu stratejisi, dizinin mesajıyla spor giyimin modern dili arasındaki kontrastı öne çıkararak, hem marka değerine katkıda bulundu hem de yeni bir hayran kitlesi kazanmasını sağladı.

Paris sokaklarında “kırmızı ışık, yeşil ışık”
Puma kampanyasının bir devamı olarak tasarlanan Fransa ayağında Paris, Squid Game hayranlarının unutamayacağı bir deneyime ev sahipliği yaptı. Champs-Élysées’de düzenlenen ve dizinin ünlü “Kırmızı Işık, Yeşil Işık” oyunundan esinlenen bu etkinlik, genç yaşlı demeden herkesi bir araya getirdi. Katılımcılar, devasa bebek heykeli ve orijinal sahne atmosferiyle yeniden yaratılan bir parkurda, tıpkı dizideki gibi heyecan dolu anlar yaşadı. Bu etkinlik, dizinin tasarım dilini kamusal alana taşıyarak şehir sakinlerini hem birleştiren hem de dizinin toplumsal mesajlarını vurgulayan bir kampanya olarak dikkat çekti.
Squid Game’in pazarlama dili: Kontrast ve ironi
Dizinin çarpıcı mesajı ve bu mesaja tam bir kontrast oluşturan tasarım dili ve araçları, pazarlama stratejilerinin merkezine yerleştirildi diyebiliriz. Squid Game, izleyicileri bir yandan rahatsız ederken bir yandan da kendine çekiyor. Yazılı olmayan sınıf sistemine, insanın açgözlülüğüne eleştirisi ve şeker gibi tasarımlarıyla her iki sezonunda da başarıya ulaşan Squid Game’in pazarlama dili de bu çelişkiden besleniyor.
Ancak başta belirttiğim gibi, bu bir uygulama tebrik etme yazısıdır: Netflix’in global ve yerel kampanyaları her ülkenin kültürüne, günlük yaşamına ve alışkanlıklarına uygun, iyi düşünülmüş çalışmalarla dikkat çekti. Bu kampanyalar, artık markalaşmış dizinin özüne sadık kalırken yerel dokuları da önemsedi. İkinci sezonun ilk kısmını yayınlandığı gün bitiren bir hayranı olarak yeni sezonlarının pazarlama çalışmalarını (neredeyse) sezonun ikinci kısmını beklediğim kadar büyük bir merakla beklediğimi söyleyebilirim.
Buna da göz atın: Sartre ve AI: Betimleme ve yorumlama ekseninde bir deneme