OpenAI’nin en yeni modeli o3, yapay genel zeka (AGI – Artificial General Intelligence) yolunda tarihi bir başarıya imza attı. Yapay zekanın gelişimini ölçümlemek için tasarlanmış olan ve genel zekayı ölçümleyen ARC-AGI benchmark testinde yüzde 85’lik bir skor elde eden model, bugüne dek en iyi skoru alan (yüzde 55) yapay zeka modelini de geride bıraktı ve ortalama bir insanın performansına eşit seviyeye ulaştı. Bu başarı, yapay zekanın karmaşık ve yeni durumlara az sayıda örnekle uyum sağlama yeteneğini ölçen ARC-AGI testinin zorluklarını aşmasıyla mümkün oldu.
ARC-AGI testi nedir?
ARC-AGI testi, yapay zekanın genelleme yeteneğini ölçen ve kıyaslamaya dayanan bir test. İçeriğinde bir ızgara üzerinde farklı desen tanıma görevleri bulunuyor. Her bir görevde, yapay zekaya üç örnek sunuluyor ve bu örneklerden öğrenerek dördüncü bir durumu çözmesi bekleniyor. Bu yaklaşım, klasik IQ testlerine benzer bir zorluk sunuyor.
Önceki modeller, büyük veri setleriyle eğitilmesine rağmen, az örnekle genelleme yapmakta zorlanıyordu. Ancak o3, sınırlı veriyle bile öğrenme yeteneği sayesinde bu engeli aşmayı başardı.
Yapay genel zekaya bir adım daha yakın
o3 modeli, az sayıda örnekten genelleme yapabilme kapasitesiyle AGI hedefinde büyük bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Genel yapay zeka, AI’ın belirli görevlerle sınırlı olmaksızın, yeni durumlara hızla uyum sağlama ve geniş bir yelpazede problem çözme yeteneğine sahip olması anlamına geliyor. Bu testteki başarı, OpenAI’ın AGI’ya ulaşma hedefinin artık çok daha yakın gelecekte mümkün olacağını kanıtlar nitelikte…
Sınırlamalar ve ilerleyen tartışmalar
o3’ün bu başarısı, AGI’ya yaklaşan bir adım olarak önemli olsa da, bu modelin insan zekasını tüm yönleriyle aştığını söylemek için henüz erken. İnsan zekası; yaratıcılık, duygusal farkındalık ve karmaşık sosyal bağlamları anlama gibi çok yönlü yetenekleri içeriyor. Bu yüzden o3’ün başarısının belirli testlerdeki üstün performansıyla sınırlı olduğunun altını çizmek önemli.
Ne anlama geliyor?
o3 modelinin ARC-AGI testindeki başarısı, yapay zekanın yalnızca bir araç olmanın ötesine geçerek, insan seviyesinde genelleme yeteneklerine yaklaştığını gösteriyor. Bu, yapay zekanın gelecekte eğitim, sağlık, enerji ve daha birçok sektörde devrim yaratabilecek potansiyele sahip olduğu anlamına geliyor.
Bununla birlikte, bu tür ilerlemelerle birlikte sorumluluklarımız da artıyor. Yapay zekanın etkilerini yönlendirmek, etik sınırları belirlemek ve toplumsal faydayı ön planda tutmak, önümüzdeki yılların en önemli önceliklerinden biri olacak.
Buna da göz atın: 2025’e doğru: Hükümetlerin yapay zeka planları